Mektubat - page 832

f
iHriSTe
-
i
m
ekTuBaT
| 832 | Mektubat
validelerinin kucaklarına verilmesi,
(1)
n
¿ho
ó s
?n
îo
e l
¿Gn
ó r
dp
h
sırrıyla, ebedî medar-ı sürurları olduklarını ispat
eder.
On Sekizinci Mektup
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
134-150
üç mesele-i mühimmedir.
Birincisi
: Muhakkikîn-i evliyanın keşif ile hak
gördüğü ve büyük mikyasta müşahede ettikleri hâ-
diseler, âlem-i şahadette bazen hilâf-ı vaki ve bazen
küçük bir mikyasta tezahür etmesinin sırrını, şirin
ve güzel bir temsil ile beyan eder.
İkinciMeselesi
: Vahdetülvücut meşrebine da-
ir gayet mühim bir hakikat ve güzel bir izahtır. Vah-
detülvücuttan dem vuran ve o meseleyi merak
eden, bu İkinci Meseleyi dikkatle okumalı. Çünkü,
bu Vahdetülvücut meselesi, medar-ı iltibas olmuş
mühim bir meşreptir ve ehl-i hakikatin medar-ı ihti-
lâfı olmuş bir acip meslektir. Bu ikinci Mesele, onun
mahiyetini gösterir ve ispat eder ki, o meşrep ehli
sahvın meşrebi değil, hem en yüksek değil. Ve ehl-i
sahv olan sahabe ve sıddıkîn ve veresenin meşrep-
leri, vahdetülvücut meşrebinden daha yüksek, daha
selâmetli, daha makbul olduğunu ispat eder.
ÜçüncüMeselesi
: tılsım-ı kâinatın üç muam-
ma-i mühimmesinden birisinin halline muhtasar bir
işarettir ki, o muammalardan birisi Yirmi dokuzun-
cu sözde, ikincisi otuzuncu sözde, bu üçüncüsü ise
acip:
şaşılan ve hayret uyandıran
şey.
âlem-i şahadet:
gözle gördüğü-
müz âlem.
beyan:
açıklama, izah.
dair:
ilgili, ait.
dem vurmak:
bir şeyden gelişi
güzel bahsetmek.
ebedî:
sürekli.
ebediyen:
ebedî olarak, sürekli
olarak.
ehl-i sahv:
aklı başında olanlar.
ehl-i hakikat:
gerçeği bulup
onun peşinden gidenler.
gayet:
son derece.
hâdise:
olay.
hak:
doğru.
hakikat:
gerçek.
hilâf-ı vaki:
gerçeğe zıt, vuku bu-
lana aykırı.
ispat:
doğruyu delillerle göster-
me.
izah:
açıklama yapma.
keşif:
keşfetme, meydana çıkar-
ma.
mahiyet:
iç yüzü, nitelik.
makbul:
kabul edilmiş olan.
medar-ı ihtilâf:
anlaşmazlık,
uyuşmazlık sebebi.
medar-ı iltibas:
karıştırma sebe-
bi.
medar-ı sürur:
sevinç ve neşe
vesilesi, sebebi.
merak:
çok şiddetli arzu, heves,
düşkünlük.
mesele:
konu.
mesele-i mühimme:
önemli me-
sele, konu.
meşrep:
gidiş, hareket tarzı, tavır,
1.
Ebediyen yaşlanmayacak olan çocuklar. (Vakıa Suresi: 17.)
tutum, meslek.
mikyas:
kıyas, ölçü.
muamma:
anlamı gizli ve güç
anlaşılır söz.
muamma-i mühimme:
kolay
anlaşılmayan hâl, önemli gizli
söz.
muhakkikîn-i evliya:
gerçeği
araştıran velîler, Vedûd ismi-
ne mazhar olup Allah’ın mu-
habbetiyle kendinden geçen
evliyalar.
muhtasar:
kısa, özet.
mühim:
önemli.
müşahede:
bir şeyi gözle gör-
me.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz.
Muhammed’in mübarek yü-
zünü görmekle şereflenen ve
onun sohbetlerine katılan
mü’min kimse.
selâmet:
kurtulma, selâmete
çıkma.
sıddıkîn:
Allah yolunun sada-
katte en ileri olanları.
temsil:
misal getirme.
tezahür:
ortaya çıkma, mey-
dana çıkma.
tılsım-ı kâinat:
kâinatın tılsı-
mı, evrenin gizli sırrı.
vahdetülvücut:
her yerde ve
her şeyde kalbini yalnız Al-
lah’a bağlama hâli ve yaşayı-
şı.
valide:
ana, anne.
verese:
vârisler, mirasçılar.
1...,822,823,824,825,826,827,828,829,830,831 833,834,835,836,837,838,839,840,841,842,...1086
Powered by FlippingBook