Mektubat - page 826

f
iHriSTe
-
i
m
ekTuBaT
| 826 | Mektubat
dört meseleden ibarettir. Hem müşevveş, hem pe-
rişandır. Fakat, şairlerin ve ehl-i aşkın, zülf-i perişa-
nîyi sevdikleri ve istihsan ettikleri nev’inden, bu
Mektup da –zülf-i perişan tarzında– soğuk tasannu
karışmadan, hararet ve halâvet-i asliyesini muhafa-
za etmek niyetiyle kendi hâlinde bırakılmış.
Bu mektubun Birinci Mebhası
(1)
Ék
Ø«/
©n
°V n
¿Én
c p
¿É n
£r
«°s
ûdG n
ór
«n
c s
¿p
G
ayetinin bir sırrını tef-
sirle, vesvese-i şeytana müptelâ olan adamlara mü-
him bir ilâç ve merhemdir.
İkinci Mesele
Barla Yaylası, tepelice, çam,
katran, karakavağın bir meyvesi olup sözler mec-
muasında yazıldığı için buraya yazılmamıştır.
Üçüncü ve Dördüncü Meseleleri
İ’caz-ı
kur’ân’a karşı medeniyetin aczini gösteren yüzer mi-
sallerden iki misaldir. kur’ân’a muhalif olan hukuk-i
medeniyet ne kadar haksız olduğunu ispat eden iki
numunedir.
Bi r inc i Mi sa l
(2)
p
ør
«n
«n
ãr
fo
’r
G u
ßn
M o
?r
ãp
e p
ôn
cs
ò?p
?n
a
Mahz-ı
adalet olan hükm-i kur’ânî, kıza sülüs veriyor. Me-
deniyet, irsiyet hususunda kızın hakkında fazla hak
vermekle, büyük haksızlık etmiş ve merhamete
muhtaç kıza zulmetmiş olduğunu kat’î bir surette is-
pat ediyor.
İ k inc i Mi sa l
:
(3)
¢o
So
ó° t
ùdG p
¬u
eo
Óp
`n
a
ayetinin bir sırrına
dairdir ki, “mim”siz medeniyet nasıl kıza hakkından
acz:
güçsüzlük.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
ehl-i aşk:
aşk ehli, bütün kalble-
riyle sevenler.
halâvet-i asliye:
aslî tatlılık, gü-
zellik.
hararet:
sıcaklık, sıcak, ateş.
hukuk-i medeniyet:
medenî
haklar, hukuklar, kanunlar.
hususunda:
konusunda.
hükm-i kur’ânî:
Kur’ân’ın hük-
mü.
i’caz-ı kur’ân:
Kur’ân’ın mu’cizeli-
ği.
ispat:
doğruyu delillerle göster-
me.
istihsan:
güzel bulma, beğenme.
kat’î:
kesin.
mahz-ı adalet:
adaletin ta kendi-
si.
mebhas:
konu.
mecmua:
kitap.
medeniyet:
uygarlık.
merhamet:
acımak, şefkat gös-
termek, korumak.
merhem:
deriye, yaraya sürülen
ilâç.
1.
Muhakkak ki şeytanın hilesi pek zayıftır. (Nisâ Suresi: 76.)
2.
Erkeğin hakkı, iki kadın payı kadardır. (Nisâ Suresi: 176.)
3.
Anneye altıda bir vardır. (Nisâ Suresi: 11.)
mim:
medeniyet kelimesinin
başındaki “m” harfi
muhafaza:
koruma.
muhakkak:
doğru, gerçek.
muhalif:
karşı, uyma, karşıt.
muhtaç:
ihtiyacı olan.
müptelâ:
düşkün.
mühim:
önemli.
müşevveş:
belirsiz, karışık,
düzensiz.
nevi:
çeşit, tür.
niyet:
bir işi yapmayı önce-
den düşünme.
numune:
örnek.
nısf:
yarı.
suret:
biçim, şekil.
sülüs:
üçte bir.
sır:
gizli, bilinmeyen İlâhî hik-
met.
şair:
şiir yazan veya söyleyen
kimse.
tasannu:
yapmacık.
tefsir:
açıklamak.
vesvese-i şeytan:
şeytanın
verdiği vesvese, şüphe.
zulüm etmek:
haksızlığa uğ-
ramak, kendisine eziyet edil-
mek.
zülf-i perişan:
darmadağınık
olmuş saçlar.
1...,816,817,818,819,820,821,822,823,824,825 827,828,829,830,831,832,833,834,835,836,...1086
Powered by FlippingBook