Hakikat Işıkları
Herkesbilmezgöktenevar,
Görüronugözsahibi.
Parıldıyorgüneşkadar,
Hakikatiummangibi.
İstergönülelbethuzur,
Ahirdemdeetmişzuhur,
Âlemleredomuşonur,
Gökteninenfermangibi.
Ferdiyetielhakayan,
Odurgönülleresultan,
Varmıbilmemulubürhan?
BuBediüzzamangibi.
Lisanındansaçılırnur,
Cinnîokur,insanokur,
Nur-iCennetiştebuNur;
Gönüllerdecanangibi.
Ahirzamanesrarını,
İhbar-ıgaypenvarını,
Attıâlemekdarını,
Doduşems-itabangibi.
Semavattanrahmetindi,
Akangözyaşlarıdindi,
Küfr-idalâlyıldı,sindi,
Görünmeyenşeytangibi.
ahirzaman:
dünya hayatının kı-
yamete yakın son devresi.
ahir:
en sonra.
âlem:
dünya, cihan.
ayan:
açıkta, belli.
bediüzzaman:
çağın eşsiz güzelli-
ği.
bürhan:
delil, ispat, tanık.
canan:
sevgili.
cinnî:
cin taifesinden olan.
dem:
an, vakit, zaman.
ekdar:
kederler, üzüntüler.
elhak:
doğru, gerçek.
envar:
nurlar, ışıklar.
esrar:
sırlar.
ferdiyet:
birlik, fertlik.
ferman:
emir, buyruk.
hakikat:
gerçek.
huri-i Cennet:
Cennet hurile-
ri.
huzur:
gönül ferahlığı, kalb,
kafa rahatlığı.
ihbar-ı gayp:
gayptan gelen
haber.
küfr-i dalâl:
kâfirlik, sapıklık,
dinsizlik.
lisan:
dil.
nur:
aydınlık.
rahmet:
acıma, merhamet
etme, esirgeme, bağışlama,
şefkat gösterme.
semavat:
semalar, gökler.
sultan:
padişah, hükümdar.
şems-i taban:
parlak güneş.
umman:
büyük deniz.
zuhur:
görünme, meydana
çıkma.
H
akikaT
ç
ekirdekleri
| 816 | Mektubat