Mektubat - page 808

tevazudur. Fert mütekellim-i vahde olsa, müsamaha-
sı ve fedakârlığı amel-i salihtir; mütekellim-i maalgayr
olsa, hıyanettir, amel-i talihtir. Bir şahıs kendi namı-
na hazm-ı nefis eder, tefahur edemez; millet namına
tefahur eder, hazm-ı nefis edemez.
95.
tertib-i mukaddematta tefviz tembelliktir; terettüb-i
neticede tevekküldür. semere-i sa’yine ve kısmetine
rıza kanaattir, meyl-i sa’yi kuvvetlendirir; mevcuda
iktifa, dûnhimmetliktir.
96.
evamir-i şer’iyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi,
evamir-i tekviniyeye karşı da itaat ve isyan vardır. Bi-
rincisinde mükâfat ve mücazatın ekserî ahirette, ikin-
cisinde ağlebi dünyada olur. Meselâ, sabrın mükâfatı
zaferdir; ataletin mücazatı sefalettir; sa’yin sevabı
servettir; sebatın mükâfatı galebedir. Müsavatsız ada-
let, adalet değildir.
97.
temasül tezadın sebebidir. tenasüp tesanüdün esa-
sıdır. sıgar-ı nefis tekebbürün menbaıdır. zaaf guru-
run madenidir. Acz muhalefetin menşeidir. Merak il-
min hocasıdır.
98.
kudret-i Fâtıra, ihtiyaç ile, hususan açlık ihtiyacıyla,
başta insan, bütün hayvanatı gemlendirip nizama
sokmuş. Hem âlemi hercümerçten halâs edip, hem
ihtiyacı medeniyete üstat ederek terakkiyatı temin et-
miştir.
99.
sıkıntı sefahatin muallimidir. Yeis dalâlet-i fikrin,
zulmet-i kalb ruh sıkıntısının menbaıdır.
acz:
güçsüzlük.
adalet:
her hak sahibine hakkının
tam ve eksiksiz verilmesi, hakka-
niyet, âdillik.
ağleb:
çoğunlukla, ekseriyetle.
ahiret:
öbür dünya, öteki dünya,
kıyametten sonra kurulacak olan
sonsuz hayat yurdu.
âlem:
dünya, cihan, bütün varlık-
lar.
amel-i salih:
dine uygun hayırlı
amel, faydalı iş.
atalet:
tembellik.
dalâlet-i fikir:
fikir sapıklığı.
dûnhimmet:
gayretsiz, himmet-
siz.
ekser:
en çok.
evamir-i şer’iye:
dinle ilgili işler,
şeriatın emirleri.
evamir-i tekviniye:
yaratılışa ait
kurallar, emir ve kanunlar.
fedakâr:
özverili.
fert:
şahıs, kişi.
galebe:
üstünlük.
halâs:
kurtulma, kurtuluş.
hayvanat:
hayvanlar.
hazm-ı nefis:
kabullenmek, ken-
di adına feragat etmek.
hercümerç:
karışıklık, dağınıklık.
hususan:
özellikle.
hıyanet:
hainlik, ihanet.
iktifa:
yeterli bulma, kâfi görme.
isyan:
başkaldırma, itaatsizlik.
itaat:
boyun eğme.
kanaat:
kısmete razı olma.
kudret-i Fâtıra:
yaratıcı kudret,
kuvvet.
kısmet:
pay, hisse.
maden:
kaynak, menba.
medeniyet:
bir topluluğun hayat
tarzı, bilgi seviyesi, sanat gücü,
maddî ve manevî varlığı ile ilgili
vasıfların tamamı.
menba:
kaynak.
menşe:
kaynak, bir şeyin çıktığı
yer.
mevcut:
var olan, varlık.
meyl-i sa’y:
çalışma isteği.
muallim:
öğretmen.
muhalefet:
aykırılık, zıtlık, muha-
liflik.
mücazat:
ceza.
mükâfat:
ödül.
müsamaha:
hoşgörü.
müsavat:
beraberlik, eşitlik.
mütekellim-i maalgayr:
birinci
çoğul şahıs, biz.
mütekellim-i vahit:
birinci tekil
şahıs, ben.
nam:
isim, ad.
nizam:
düzen, düzgünlük.
rıza:
razı olma, hoşnutluk, mem-
nunluk.
sa’y:
çalışma, çabalama.
sebat:
dayanma, kararlılık.
sefahat:
beyinsizlik ve akıl-
sızlık; eğlence ve yasak şeyle-
re düşkünlük.
sefalet:
fakirlik, yoksulluk.
semere-i sa’y:
çalışmanın
meyvesi, neticesi.
servet:
zenginlik, varlık, mal,
mülk.
sevap:
sevap, Allah tarafın-
dan verilen ödül.
sıgar-ı nefis:
nefsin küçüklü-
ğü, zelil ve hakir olma hâli.
şahıs:
kişi, kimse.
tefahur:
iftihar, övünme.
tefviz:
yetki ve sorumluluğu
bir kimsenin üstüne bırakma.
tekebbür:
kibirlenme, bü-
yüklük satma.
temasül:
birbirine karşı olma,
karşılıklı benzeyiş.
temin:
sağlama, karşılama.
tenasüp:
uygunluk.
terakkiyat:
yükselmeler, iler-
lemeler, gelişmeler.
terettüb-i netice:
sonuç ola-
rak ortaya çıkmak.
tertib-i mukaddemat:
baş-
langıçta yapılması gerekenle-
rin sırası.
tesanüt:
dayanışma.
tevazu:
alçak gönüllülük.
tevekkül:
Allah’a dayanma
ve güvenme, gücünün yet-
mediği yerde Allah’tan bekle-
me.
tezat:
zıt.
üstat etmek:
öğretici, öğret-
men, usta yapmak.
yeis:
ümitsizlik.
zaaf:
zayıflık.
zulmet-i kalb:
kalb katılığı,
kalbin kararması.
H
akikaT
ç
ekirdekleri
| 808 | Mektubat
1...,798,799,800,801,802,803,804,805,806,807 809,810,811,812,813,814,815,816,817,818,...1086
Powered by FlippingBook