Mektubat - page 815

Hikmetdoluhercümlede,Kur’ân’dakinurvar,
HerLem’adabinbirgüneşinhuzmesiçağlar.
Nuryolcusuinsanlığaörnekolacaktır,
Kudsîheyecanlarlagönüllerdolacaktır.
Mefkûresigündengüneerdikçekemale,
Garkolmadaiçâlemi,entatlıvisale.
Coştukçadenizlergibikalbindekiiman,
Binders-ihakikatveriyorruhunaKur’ân.
Azadedirİslâmısarantehlikelerden,
Davasıtemizçünküsiyasîlekelerden.
Herhamlesininkuvve-ikudsiyesivardır,
Vicdanlarımesteyleyenulvîsesivardır.
Aşkınezelîsırrınaerdikçegönüller,
yeryerdonatırufkunusevdadolurenkler.
BirülkeyibaştanbaşafetheyleyeneyNur!
Nurunolacaktırbütüninsanlığadüstur.
Kur’ânseniteyitediyormu’cizelerle,
Eyşanlıgönülfatihi,hiçdurmadanilerle.
Tarih-ihayatındoludurharikalarla,
Hiçsönmedenâlemdegüneşlergibiparla.
Manzume-iŞemsiyeyitemsilediyorsun,
Heybetlifezalardahızalmışgidiyorsun.
ımanlınesillersenitakipedecektir,
yıllarca,asırlarcapeşindengidecektir.
Tarihiaşarkensenoimandoluhızla,
Milyonlarıaşmışbütünevlâtlarınızla.
Birdenaçılırruhumaesrarlıbirâlem,
Vasfeyleyemez,aşkımı,şi’rimdekinâlem.
Al i Ul v i
* * *
nüstü hâl ve hareketlerden her
biri.
nâle:
inleme, inilti, feryat, figan.
nâlem:
inleyişim, feryat ve figa-
nım.
nesil:
kuşak, nesil.
nur:
aydınlık.
sevda:
kalbte İlâhî aşkın tecelli
ettiği yer, güçlü sevgi.
tarih-i hayat:
hayat tarihi.
temsil:
bir şeyin sembolü olma.
teyit etmek:
desteklemek, kuv-
vetlendirmek.
ufuk:
gökle yerin veya denizin
birleşmiş gibi göründüğü yerler.
ulvî:
yüce, yüce.
vasıf:
vasıf, özellik.
vicdan:
iyiyi kötüden, hayrı şer-
den ayırt etmeye yardımcı olan
ahlâkî duygu.
visal:
ulaşma, kavuşma.
âlem:
dünya, cihan; iç âlemi;
iç dünyası.
asır:
yüzyıl.
azade:
serbest, uzak olmak,
kurtulmak.
ders-i hakikat:
hakikat dersi.
düstur:
kural, prensip, esas.
esrar:
gizli sırlar.
evlât:
çocuklar.
ezelî:
öncesiz, başlangıcı ol-
mayan.
fetheylemek:
açmak, ele ge-
çirmek.
feza:
boşluk, uzay.
gark:
batma, batırma.
gönül fatihi:
kalbleri sevgiyle
açan, fetheden.
hamle:
ileri atılış, atılım.
heybet:
büyüklük.
hikmet:
herkesin bilmediği
gizli sebep; gizli, bilinmeyen
nokta, İlâhî gaye.
huzme:
bir ışık kaynağından
çıkan sütun hâlindeki ışık, ışık
demeti.
iman:
inanma, inanç.
kemal:
mükemmellik, olgun-
luk.
kudsî:
mukaddes, temiz.
kuvve-i kudsiye:
Allah’ın sır-
larının kendisinde gözüktüğü
peygamberlerin,
velîlerin
kuvveti.
lem’a:
parıltı.
Manzume-i Şemsiye:
güneş
ile ona bağlı olan gezegenler,
güneş sistemi.
mefkûre:
gaye-i hayal, ideal.
mest:
keyifle kendinden geç-
miş.
mu’cize:
peygamberler tara-
fından ortaya konmuş olağa-
Mektubat | 815 |
H
akikaT
ç
ekirdekleri
1...,805,806,807,808,809,810,811,812,813,814 816,817,818,819,820,821,822,823,824,825,...1086
Powered by FlippingBook