Mektubat - page 842

f
iHriSTe
-
i
m
ekTuBaT
| 842 | Mektubat
Yirmi Üçüncü Mektup
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
468-477
Bu Mektubun birkaç mebhası var. öteki mebhas-
lara bedel lâtif ve manidar bir tek mebhas aynen ya-
zıldı. Şöyle ki:
Ahsenülkasas olan kıssa-i Yusuf’un (
As
) hatimesi-
ni haber veren
(1)
n
Ú/
ëp
dÉ°s
üdÉp
H »/
ær
?p
ër
dn
Gn
h Ék
ªp
?°r
ùo
e »/
æs
`an
ƒn
J
ayetinin ulvî ve lâtif ve müjdeli ve i’cazkârâne bir
nüktesi şudur ki:
sair ferahlı, saadetli kıssaların ahirindeki zeval ve
firak haberinin acıları ve elemi, kıssadan alınan ha-
yali lezzeti acılaştırıyor, kırıyor. Bahusus kemal-i fe-
rah ve saadet içinde bulunduğunu ihbar ettiği hen-
gâmda mevtini, firakını haber vermek daha elemli-
dir. dinleyenlere “eyvah” dedirtir. Hâlbuki şu ayet,
kıssa-i Yusufiyenin en parlak kısmı ki, Aziz-i Mısır
olması, peder ve validesiyle görüşmesi ve kardeşle-
riyle sevişip tanışması olan dünyaca en saadetli ve
ferahlı bir hengâmda, Hazret-i Yusuf’un (
As
) mevti-
ni şöyle bir surette haber veriyor ve diyor ki:
Şuferahlıvesaadetlivaziyettendahasaadetli,
dahaparlakbirvaziyetemazharolmakiçin,Haz-
ret-i yusufAleyhisselâm,Cenab-ıHaktanvefatını
istedivevefatetti,osaadetemazharoldu.Demek
odünyevîlezzetlisaadettendahacazibedarbirsa-
adetvedahaferahlıbirvaziyetkabrinarkasında
vardırki,Hazret-iyusufAleyhisselâmgibihakikat-
binbirzat,ogayetlezzetlibirvaziyetiçinde,gayet
ahir:
son.
ahsenülkasas:
en güzel hikâye.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi
aziz-i Mısır:
Mısır azizi, saygın va-
lisi, Hz. Yusuf .
bahusus:
özellikle.
bedel:
karşılık.
cazibedar:
cazibeli, çekici.
dünyevî:
dünya ile ilgili.
elem:
acı, üzüntü.
ferah:
rahat, sıkıntısız, iç açıklığı,
neşeli.
firak:
ayrılık, ayrılma, hicran.
gayet:
son derece.
hakikatbin:
hakikati, gerçeği gö-
ren.
hatime:
son, nihayet, bitiş.
1.
Benim canımı Müslüman olarak al ve beni salihlere kat. (Yusuf Suresi: 101.)
hayali:
hayalle ilgili.
hengâm:
vakit, zaman.
i’cazkârâne:
benzerini yap-
maktan insanları âciz bıraka-
rak, mu’cizeli bir şekilde.
ihbar:
haber verme, duyur-
ma.
kemal-i ferah:
mükemmel
bir ferahlık.
kıssa:
ibret verici hikâye; fık-
ra, hikâye.
kıssa-i Yusuf:
Hz. Yusuf ‘un
kıssası, hikâyesi.
kıssa-i Yusufiye:
Hz. Yu-
suf’un kıssası, hikâyesi.
lâtif:
yumuşak, hoş, güzel.
manidar:
ince manalı.
mazhar:
nail olma, şereflen-
me, kavuşma.
mebhas:
kısım, bölüm.
mevt:
ölüm, vefat.
nükte:
herkesin anlayamadı-
ğı ince mana.
peder:
baba, ata.
saadet:
mutluluk, sevinç.
sair:
diğer.
salih:
iyi, hayırlı, faydalı, iyi iş-
ler sahibi; dinin emir ve ya-
saklarına uygun hareket
eden, Allah’ın iyi kulları.
suret:
biçim, şekil.
ulvî:
yüce, yüksek.
valide:
ana, anne.
vefat:
ölüm.
zat:
şahıs, kişi.
zeval:
sona erme, yok olma.
1...,832,833,834,835,836,837,838,839,840,841 843,844,845,846,847,848,849,850,851,852,...1086
Powered by FlippingBook