f
iHriSTe
-
i
m
ekTuBaT
| 844 | Mektubat
eden “Beş İşaret” ile cevap veriyor. Şu Mektup “İki
Makam”dır. Birinci Makamı “Beş remiz”dir.
Birinci Remiz:
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
479
İspat ediyor ki, sâni-i Hakim ne yaparsa haktır.
Hiçbir şey ve hiçbir zîhayat ona karşı hak dava ede-
mediğini ve “Haksız bir iş oldu” diyemediğinin sırrı-
nı kat’î bir tarzda ispat eder.
İkinci Remiz:
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
481
Hayretnüma, dehşetengiz, daimî bir suretteki
faaliyet-i rabbaniyenin sırrını ve halk ve tebdil-i eş-
yadaki hikmet-i azîmesini beyan ediyor ve en mü-
him bir muamma-i hilkati hallediyor.
Üçüncü Remiz:
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
484
zevale giden eşya ademe gitmediğini, belki da-
ire-i kudretten daire-i ilme geçtiğini ve eşyadaki hü-
sün ve cemale ait istihsan ve şeref ve makam, es-
ma-i İlâhiyeye ait olduğunu gayet güzel bir surette
ispat eder.
Dördüncü Remiz:
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
486
Mevcudatın mütemadiyen tebeddül ve tagayyür
etmeleri, bir tek sahifede, her dakikada ayrı ayrı ve
manidar mektupları yazmak nev’inden, sahife-i kâ-
inatta esma-i İlâhiyenin cilveleriyle yazılan cemal ve
celâl ve kemal-i İlâhiyenin hadsiz ayatını mahdut sa-
hifelerde de hadsiz bir surette yazıldığını ispat eder.
Beşinci Remiz:
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
487
İki nükte-i mühimmedir.
adem:
yokluk.
ayat:
Kur’ân ayetleri.
beyan:
anlatma, açıklama.
celâl:
büyüklük, azamet, ululuk.
cemal:
güzellik.
cilve:
esma-i İlâhînin tecellisi; eş-
ya ve insanda, İlâhî kudret eserle-
rinin belirip görünmesi.
daimî:
sürekli, devamlı.
daire-i ilim:
ilim dairesi, ilim sa-
hası.
daire-i kudret:
Allah’ın ezelî gü-
cünün hâkim olduğu daire.
dava:
iddia.
dehşetengiz:
dehşet verici.
esma-i İlâhiye:
Allah’ın isimleri.
faaliyet-i Rabbaniye:
her şeyi
terbiye eden Allah’ın kendi zatına
has kesintisiz çokça faaliyeti, icra-
atı.
gayet:
son derece.
hadsiz:
sınırsız.
hak:
doğru, gerçek; pay.
haksız:
adaletsiz.
halk:
yaratma, yaratış.
hayretnüma:
hayret verici.
hikmet-i azîme:
büyük hik-
met.
hüsün:
güzellik.
ispat:
doğruyu delillerle gös-
terme.
istihsan:
güzel bulma, beğen-
me.
kat’î:
kesin.
kemal-i İlâhiye:
İlâhî mü-
kemmellik.
mahdut:
sınırlı.
makam:
durak, yer; mevki.
manidar:
ince manalı.
mevcudat:
var olan her şey,
mahlûklar.
muamma-i hilkat:
yaratılış-
taki karışık sır ve gizlilikler.
mühim:
önemli.
mütemadiyen:
sürekli.
nev:
çeşit, tür.
nükte-i mühimme:
çok
önemli bölüm, husus, parça.
remiz:
işaret.
sahife:
sayfa.
sahife-i kâinat:
kâinat sayfa-
sı.
Sâni-i Hakim:
her şeyi sanat-
la ve hikmetle yaratan Allah.
suret:
biçim, şekil.
şeref:
yücelik, ululuk, seçkin-
lik.
tebdil-i eşya:
eşyanın değişi-
mi.
tebeddül:
değişme.
tagayyür:
değişme, başkalaş-
ma.
zeval:
sona erme, yok olma.
zîhayat:
hayat sahibi.