Mektubat - page 850

f
iHriSTe
-
i
m
ekTuBaT
| 850 | Mektubat
Üçüncü Mesele
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
554
(1)
n
?n
O'
G »/
æn
H Én
æ`r
e s
ôn
c r
ón
?n
dn
h
ayetiyle
(2)
k
’ƒo
¡n
L Ék
eƒo
?n
X n
¿Én
c o
¬s
f p
G
ayetinin vech-i tevfiki nedir?” diye sualine gayet güzel
ve nurlu mühim bir cevaptır.
Dördüncü Mesele
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
556
(3)
*G s
’ p
G n
¬ '
d p
G =
'
Óp
H r
ºo
µ
p
fÉn
Á/
G BGho
O u
ón
L
hikmeti nedir?”
diye suale gayet güzel ve nurlu bir cevaptır.
“dördüncü Meselenin zeyli”nde vahdaniyetin ga-
yet azîm bir hüccetine ve geniş ve uzun bir bürha-
nına muhtasar bir işarettir.
Beşinci Mesele
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
560
“Yalnız
(4)
*G s
’ p
G n
¬ '
d p
G '
B ’
diyen,
(5)
$G o
?ƒo
°Sn
Q Gk
ó` s
ªn
ëo
e
demeyen ehl-i necat olabilir mi?” sualine karşı mü-
him bir cevaptır.
Altıncısı
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
562
Birinci Mebhastaki şeytanla münazaranın çirkin
tabiratlarının sebeb-i zikrini bildiriyor. Hem mühim
bir temsil ile, hizbüşşeytanı en dar ve en muhal ve
en menfur bir mevkie sıkıştırıyor. Meydanı hizbü’l-
kur’ân hesabına zaptederek, her bir hâl-i Ahmedi-
ye (
AsM
), her bir haslet-i Muhammediye (
AsM
), her
bir tavr-ı nebevî (
AsM
), o kuvvetli temsile göre birer
mu’cize hükmüne geçip, nübüvvetini ispat ettiğini
gösterir.
Yedincisi
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
565
Vehham ve zarardan sakınmak için bizden uzak-
laşan bazı dostların kuvve-i maneviyelerini teyit için
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi
azîm:
büyük.
bürhan:
şahit, tanık, hüccet.
cahil:
bilgisiz, bilmeyen, habersiz.
ehl-i necat:
kurtuluş ehli, kurtu-
lanlar.
gayet:
son derece.
Hadis-i Şerif:
Peygamberimizden
aktarılan sözlerin genel adı.
hâl-i ahmediye:
Peygamberimi-
zin örnek olan durumu.
haslet-i Muhammediye:
Hz. Pey-
gamberin hasleti.
hikmet:
herkesin bilmediği gizli
sebep; gizli, bilinmeyen nokta.
hizbü’l-kur’ân:
Kur’ân taraftarı,
Kur’ân grubu.
hizbüşşeytan:
şeytana ve nefis-
lerine tâbi olanlar güruhu.
hüccet:
delil.
iman:
inanmak.
ispat:
doğruyu delillerle göster-
me.
kuvve-i maneviye:
manevî güç,
moral.
mebhas:
kısım, bölüm.
menfur:
nefret edilen, sevilme-
yen, iğrenç.
mevki:
yer, mekân.
mu’cize:
benzerini yapmaktan
insanların âciz kaldığı şey.
muhal:
imkânsız.
muhtasar:
kısa, özet.
mühim:
önemli.
münazara:
tartışma.
nur:
aydınlık.
nübüvvet:
peygamberlik.
resul:
Allah tarafından kendisine
vahiy gelen, Allah’ın emirlerini in-
sanlara bildirmekle vazifeli olan
insan, peygamber.
sebeb-i zikir:
söyleme sebebi.
sual:
soru.
şeref:
yücelik, ululuk, seçkin-
lik.
tabirat:
deyimler, sözler.
tavr-ı Nebevî:
Peygamber
Efendimizin tavır ve davranış-
ları.
temsil:
misal getirme.
teyit:
destekleme, sağlamlaş-
tırma, pekiştirme.
vahdaniyet:
Allah’ın birliği ve
varlığı, Allah’ın bir oluşu.
vech-i tevfik:
başarı yönü.
vehham:
çok şüphe ve ves-
vese eden.
zapt:
idaresi altına alma, ken-
dine mal etme.
zalim:
zulmeden, haksızlık
eden, acımasız ve haksız dav-
ranan.
zeyil:
ek, ilâve.
1.
Şüphesiz Biz insanoğlunu şerefli kılmışızdır. (İsra Suresi: 70.)
2.
Şüphesiz o çok zalim ve çok cahildir. (Ahzab Suresi: 72.)
3.
İmanınızı Lâ ilâhe illallah ile yenileyiniz. (Münzirî, TergipveTerhip, 2:415; Müsned, 2:359; Hâ-
kim, Müstedrek, 4:256; Heysemî, Mecmaü’z-Zevaid, 1:52.)
4.
Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.
5.
Muhammed Allah’ın Resulüdür.
1...,840,841,842,843,844,845,846,847,848,849 851,852,853,854,855,856,857,858,859,860,...1086
Powered by FlippingBook