Mu’cizat-ı Ahmediye
(
ASM
)
Zeylinin Bir Parçasıdır
Risalet-iAhmediye(
AsM
)
delâilihakkındaolup,MiraçRisa-
lesininÜçüncüEsasınınnihayetindekiüçmühimmüşkül-
denbirincimüşküleaitsuale,muhtasarbirfihristesuretin-
deverilencevaptır.
Sua l
:
Şu mirac-ı azîm, ne için Muhammed-i Arabî
Aleyhissalâtü Vesselâma mahsustur?
El cevap
:
Şu birinci müşkülünüz, otuz üç adet sözler-
de tafsilen halledilmiştir. Yalnız şurada, zat-ı Ahmediye-
nin (
AsM
) kemalâtına ve delâil-i nübüvvetine ve o Mirac-ı
Azama en elyak o olduğuna icmali işaretler nev’inde bir
muhtasar fihriste gösteriyoruz. Şöyle ki:
Evvelâ
: tevrat, İncil, zebur gibi kütüb-i mukaddese,
pek çok tahrifata maruz oldukları hâlde, şu zamanda da-
hi, Hüseyin-i Cisrî gibi bir muhakkik, nübüvvet-i Ahme-
diyeye (
AsM
) dair o kitaplardan, yüz on dört işarî beşaret-
leri çıkarıp
Risale-iHamidiye
’de göstermiştir.
Saniyen
: tarihçe müspettir ki, Şıkk ve satih gibi meş-
hur iki kâhinin, nübüvvet-i Ahmediyeden (
AsM
) biraz ev-
vel, nübüvvetine ve Ahirzaman peygamberi olduğuna be-
yanatları gibi çok beşaretler, sahih bir surette tarihen nak-
ledilmiştir.
Mektubat | 357 |
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
sında ve tesiri altında bulunma,
uğrama.
meşhur:
şöhretli, ünlü.
Mirac-ı azîm:
büyük miraç; Pey-
gamberimiz Hz. Muhammed’in, Ce-
nab-ı Hakkın huzuruna ruhen, cis-
men, hâlen çıkması mu’cizesi.
mu’cizat-ı ahmediye:
Peygam-
berimiz Hz. Muhammed’in mu’ci-
zeleri.
muhakkik:
gerçeği araştıran, bir
şeyin iç yüzünü inceleyerek vâkıf
olan.
Muhammed-i arabî:
Arapların
içinden çıkan Peygamberimiz Hz.
Muhammed.
muhtasar:
kısaltılmış, kısa, özet.
mühim:
önemli.
müşkül:
güçlük, zorluk.
nakletmek:
aktarmak, anlatmak.
nev:
tür, çeşit.
nihayet:
son.
nübüvvet:
nebîlik, peygamberlik,
Allah’ın elçiliği.
risalet-i ahmediye:
peygamberi-
miz Hz. Muhammed’in peygam-
berliği.
sabit:
ispat edilmiş, ispatlanmış.
sahih:
gerçek, doğru, sağlam.
saniyen:
ikinci olarak.
sual:
soru.
suret:
biçim, şekil, tarz.
tafsilen:
ayrıntılı olarak.
tahrifat:
bozmalar, değiştirmeler.
tevrat:
Hz. Mûsa’ya indirilmiş olan
İlâhî kitap.
zat-ı ahmediye:
Peygamberimiz
Hz Muhammed’in zatı, şahsiyeti.
Zebur:
Hz. Davud’a indirilen mu-
kaddes kitap.
zeyil:
ek, ilâve.
ahirzaman:
dünya hayatının
kıyamete yakın son devri.
aleyhissalâtü vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
beşaret:
müjde, sevindirici ha-
ber.
beyanat:
açıklamalar, izahlar.
dair:
alâkalı, ilgili, ait.
delâil:
deliller, ispat vasıtaları.
delâil-i nübüvvet:
Peygam-
ber Efendimizin (
ASM
) peygam-
berlik delilleri.
elyak:
daha lâyık, çok yakışır.
esas:
asıl, temel.
evvelâ:
birinci olarak, ilk ön-
ce.
fihrist:
bir kitapta ne bulun-
duğunu sıra ile gösteren liste.
fihriste:
bir kitapta veya bir
dükkânda bulunan şeyleri sı-
rayla gösteren liste.
halletmek:
çözmek, şüphe
edilmeyecek bir şekilde açık-
lamak.
icmalî:
kısaca, kısa, özetle.
İncil:
Hazret-i İsa’ya gönderil-
miş olan İlâhî kitap.
işarî:
işaretle olan, bir kelime-
nin açık manasına bağlı ola-
rak ikinci ve üçüncü derece-
de işaret yolu ile yapılan açık-
lama.
kâhin:
gaipten, gelecekten ha-
ber vermek iddiasında bulu-
nan kimse.
kemalât:
kemaller, mükem-
mellikler, ahlâk ve huy güzel-
likleri.
kütüb-i mukaddese:
kutsal
kitaplar.
mahsus:
başkasında bulun-
mayan, bir şeye veya kişiye
has olan, özel.
maruz olma:
bir şeyin karşı-