Mektubat - page 345

p
¿
n
Gr
ôo
?r
dG n
øp
e m
án
ªp
?n
c u
?o
c p
án
FBG n
ôp
b n
ór
æp
Y p
ABG n
ƒn
¡r
dG p
äÉn
Lt
ƒn
ªn
J Én
jGn
ôn
e
p
‘ p
ø
n
ªr
Ms
ôdG
Én
ær
ªn
Mr
QGn
h Én
æn
dr
ôp
Ør
ZGn
h p
¿Én
es
õdG p
ôp
N
n
G =
n
‹p
G p
?ho
õt
ædG p
?s
hn
G r
øp
e m
Ap
QÉn
b u
?o
c r
øp
e
(2)
@ r
Ú
p
e
n
G Én
¡r
æp
e m
In
Ón
°U u
?o
µp
H Én
æn
¡
n
dp
G BÉ n
j
Şuaat-ı Marifetinnebî
(3)
namındakiTürkçebirrisaledeveOn
DokuzuncuMektuptaveşuSözdeicmalenişaretettiğimizdelâ-
il-inübüvvet-iAhmediyeyi(
AsM
)
beyanetmişim.Hemonda
Kur’ân-ıHakîm’invücuh-ii’cazıicmalenzikredilmiş.yinelema-
at
namındaTürkçebirrisaledeveyirmiBeşinciSözdeKur’ân’ın
kırkvecihlemu’cizeolduğunuicmalenbeyanvekırkvücuh-ii’ca-
zınaişaretetmişim.Okırkvecihte,yalnıznazımdaolanbelâga-
ti,İşaratü’l-İ’caz
namındakibirtefsir-iArabîdekırksahifeiçinde
yazmışım.Eğerihtiyacınvarsaşuüçkitabamüracaatedebilirsin.
ON DÖRDÜNCÜ ReŞHa:
Mahzen-i mu’cizat ve mu’ci-
ze-i kübra olan kur’ân-ı Hakîm, nübüvvet-i Ahmediye
(
AsM
) ile vahdaniyet-i İlâhiyeyi o derece kat’î ispat ediyor
ki, başka bürhana hacet bırakmıyor. Biz de onun tarifine
ve medar-ı tenkit olmuş bir iki lem’a-i i’cazına işaret
ederiz.
İşte,
RabbimizibizetarifedenKur’ân-ıHakîm,şuki-
tab-ıkebir-ikâinatınbirtercüme-iezeliyesi,şusahaif-iarz
vesemadamüstetirkünuz-iesma-iİlâhiyeninkeşşafı,şu
sutur-ihâdisatınaltındamuzmerhakaikınmiftahı,şu
âlem-işahadetperdesiarkasındakiâlem-igaypcihetin-
dengeleniltifatat-ıRahmaniyevehitabat-ıEzeliyeninha-
zinesi,şuâlem-imaneviye-iİslâmiyeningüneşi,temeli,
hendesesi,avalim-iuhreviyeninharitası,zatvesıfât­
Mektubat | 345 |
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
keşşaf:
keşfeden, sırları çözen, gizli
manaları ortaya çıkaran.
kevser:
cennette bulunan bir akar-
su.
kitab-ı kebir-i kâinat:
büyük kâ-
inat kitabı.
kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve su-
resinde sayısız hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
künuz-i esma-i İlâhiye:
Allah’ın
isimlerinin hazineleri.
lem’a-i i’caz:
mu’cizelik parıltısı.
mahzen-i mu’cizat:
mu’cizelerin
mahzeni, mu’cizelerin toplu bu-
lunduğu, içinde saklandığı (kitap).
medar-ı tenkit:
eleştiri sebebi.
miftah:
anahtar.
miraç:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed’in, Cenab-ı Hakkın hu-
zuruna ruhen, cismen, hâlen çık-
ması mu’cizesi.
mu’cize:
Peygamberler tarafından
ortaya konulan ve insanların ben-
zerini yapmaktan âciz kaldığı hâl,
durum.
mu’cize-i kübra:
en büyük mu’ci-
ze.
muzmer:
gizli, saklı.
müracaat etmek:
başvurmak, her-
hangi bir eserden yararlanmak.
müstetir:
gizlenen, gizli, örtülü.
nazım:
diziliş, tertip.
nübüvvet-i ahmediye:
Hz. Mu-
hammed’in peygamberliği
reşha:
sızıntı.
risale:
belli bir konuda yazılmış
küçük kitap.
sahaif-i arz ve sema:
yeryüzü ve
gökyüzü sayfaları.
salât:
Hz. Peygambere dua; Hz.
Muhammed’e, ashabına, ailesine
Allah’ın rahmet ve mağfiretini, me-
leklerin istiğfarını ve mü’minlerin
dualarını dileme.
salâvat:
salâtlar, dualar.
selâm:
rahatlık, selâmet, esenlik.
sıfât:
sıfatlar, vasıflar, nitelikler.
sutur-i hâdisat:
hâdiselerin, olay-
ların satırları.
şefaat:
Hz. Peygamberin ve diğer
salih kulların, bazı günahkâr
mü’minleri bağışlamasını Allah’tan
dilemeleri.
tefsir-i arabî:
Arapça tefsir.
temessül:
bir şeyin bir yerde su-
ret ve mahiyetini aksettirmesi.
tercüme-i ezeliye:
ezelî tercüme;
Allah’ın kelâmı olan ve bütün var-
lıkların mana, mahiyet ve vazife-
lerini açıklayan mevcudatın ter-
cümesi hükmündeki Kur’ân-ı Ke-
rîm.
vahdaniyet-i İlâhiye:
İlâhî birlik;
Allah’ın bir, tek olması.
vecih:
yön, taraf.
vücuh-i i’caz:
mu’cizelik yönleri.
zikretmek:
anmak, bildirmek.
âlem-i gayp:
varlığı kesin olan
ve mahiyeti Allah tarafından
bilinen, görünmeyen başka
dünyalar.
âlem-i şahadet:
şahadet âle-
mi, gözle gördüğümüz âlem.
avalim-i uhreviye:
ahiret
âlemleri.
âlem-i maneviye-i İslâmiye:
İslâmiyetin manevî âlemi.
belâgat:
söz ve yazıda sanatlı
ve tesirli ifade; sözün güzel
olmakla beraber yerinde, hâl
ve makama uygun olması.
beyan:
anlatma, açıklama.
bürhan:
delil.
delâil-i nübüvvet-i ahmedi-
ye:
Hz. Muhammed’in Pey-
gamberlik delilleri.
hacet:
ihtiyaç.
hakaik:
hakikatler, doğrular,
gerçekler.
hendese:
geometri, şekil.
hitabat-ı ezelîye:
ezelî hitap-
lar.
icmalen:
kısaca, özetle.
iltifatat-ı rahmaniye:
hiç bir
şeyi hariç bırakmayarak her
şeye şefkat ve merhametle
bakan Allah’ın iltifatları.
sindeki her harfi sayısınca salât ve selâm olsun. Bu salâvatların her birisi hürmetine bizi ba-
ğışla, bize merhamet et, ey İlâhımız! Âmin.
3.
Rumî 1339’da, İstanbul’da Türkçe olarak telif edilen Şuaat risalesidir.
1...,335,336,337,338,339,340,341,342,343,344 346,347,348,349,350,351,352,353,354,355,...1086
Powered by FlippingBook