süryanî ve İbranî isimleri var. İşte Hazret-i Şuayb’ın su-
hufunda ismi, “Muhammed” manasında
Müşeffah
’tır.
(1)
Hem tevrat’ta, yine “Muhammed” manasında
Münha-
menna
, hem “nebiyyü’l-Haram” manasında
Hımyata
;
(2)
zebur’da
el-Muhtar
(3)
ismiyle müsemmadır. Yine tev-
rat’ta
el-Hatemü’l-Hatem
,
(4)
hem tevrat’ta ve zebur’da
Mukimü’s-Sünne
,
(5)
hem suhuf-i İbrahim ve tevrat’ta
Mazmaz’
dır.
(6)
Hem tevrat’ta
Ahyed’
dir.
resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm demiş:
(7)
o
ón
«r
Mn
G p
áj'
Qr
ƒs
àdG?p
an
h ,o
ón
ªr
Mn
G p
?«
p
ér
fp
’r
G?p
an
h ,l
ós
ªn
ëo
e p
¿'
G r
ôo
?r
dG?p
a »
` p
ªr
°Sp
G
buyurmuştur.
• Hem İncil’de, esma-i nebevîden
p
In
hGn
ôp
¡r
dGn
h p
Ö«
p
°†n
?r
dG o
Öp
MÉn
°U
yani, “
SeyfveAsaSahibi
.”
(8)
evet,
sahibüsseyfenbiyalar
içinde en büyüğü, ümmetiyle
cihada memur; resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdır.
• Yine İncil’de,
Sahibü’t-Tâc
’dır.
(9)
evet,
“Sahibü’t-Tâc”
ünvanı, resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma mahsus-
tur.
Tâc
;
amâme
, yani
sarık
demektir. eski zamanda, mil-
letler içinde, milletçe umumiyet itibarıyla sarık ve agel sa-
ran, kavm-i Araptır. İncil’de
Sahibü’t-Tâc
, kat’î olarak re-
sul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm demektir.
• Hem, İncil’de
el-Baraklit
veyahut
el-Faraklit
ki, İncil
tefsirlerinde “
Hakvebatılıbirbirindentefrikedenhakpe-
rest
” manası verilmiş ki, sonra gelecek insanları hakka
sevk edecek zatın ismidir.
Mektubat | 291 |
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
agel:
sarık.
ahyed:
Hz. Peygamberin Tevrat’ta-
ki ismi.
aleyhissalâtü vesselâm:
salât ve
selâm onun üzerine olsun.
amâme:
imame, sarık.
asa:
değnek, sopa.
batıl:
yalan, yanlış.
cihad:
Allah yolunda malla ve can-
la düşmana karşı savaşma.
el-hatemü’l-hatem:
en son mü-
hür; Hz Muhammed’in Tevrat’ta
geçen bir ismi.
el-muhtar:
seçilmiş, seçkin.
enbiya:
nebîler, peygamberler, ha-
berciler.
esma-i Nebevî:
Peygamberimizin
isimleri.
hakperest:
doğruluktan ve hak-
tan ayrılmayan.
Hımyata:
Peygamberimizin Tev-
rat’ta "Mescid-i Haram peygam-
beri" manasındaki ismi.
İbranî:
İbranîce. (Yahudiler Hz. İb-
rahim’i en büyük ataları saydıkla-
rı için kendilerine İbranî demişler-
dir.)
itibarıyla:
bakımından.
kat’î:
kesin, şüphesiz.
kavm-i arap:
Arap milleti.
mahsus:
başkasında bulunmayan,
bir şeye veya kişiye has olan, özel.
mukimü’s-sünne:
sünneti ihya
edecek olan zat.
müsemma:
isimlendirilmiş, adlan-
dırılmış.
Nebiyyü’l-Haram:
Mescid-i Haram
Peygamberi.
Resul-i ekrem:
çok cömert, ke-
rim ve Allah’ın insanlara bir elçisi
olan Hz. Muhammed.
sahibüsseyf:
kılıç sahibi.
Sahibü’t-tâc:
tâc, sarık sahibi; Hz.
Muhammed’in İncil’de geçen adı.
sevk etmek:
ulaştırmak.
seyf:
kılıç.
suhuf:
sayfalar; bazı peygamber-
lere verilen ve İlâhî emirleri içe-
ren sayfalar.
Suhuf-i İbrahim:
Hz. İbrahim’e in-
dirilen sayfalar.
Süryanî:
Süryanîce (Suriye ve Tür-
kiye’nin güney doğusunda yaşa-
yan, Samî ırkından bir Hristiyan
topluluğu.)
tefrik etmek:
ayırmak.
tefsir:
açıklama, izah, yorum.
tevrat:
Hz. Mûsa’ya indirilmiş olan
İlâhî kitap.
umumiyet:
umumîlik, genellik.
ümmet:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed’e inanıp onun yolundan
gidenlerin tamamı.
Zebur:
Hz. Davud’a indirilen kut-
sal kitap.
1.
Halebî, Sîretü'l-Halebiye, 1:353; Nebhanî, Hüccetullahale’l-Âlemîn, 112; Kastalanî, Mevahibü'l-
Ledünniye, 6:189.
2.
Halebî, Sîretü'l-Halebiye, 1:346; Nebhanî, Hüccetullah,ale’l-Âlemîn, 112-113.
3.
Halebî, Sîretü'l-Halebiye, 1:353; Nebhanî, Hüccetullah,ale’l-Âlemîn, 112; Kastalanî, Mevahibü'l-
Ledünniye, 6:189; Aliyyü'l-Karî, Şerhü'ş-Şifa, 1:739.
4.
Nebhanî, Hüccetullah,ale’l-Âlemîn, 114.
5.
Nebhanî, Hüccetullah,ale’l-Âlemîn, 115.
6.
Halebî, Sîretü'l-Halebiye, 1:353; Nebhanî, Hüccetullah,ale’l-Âlemîn, 113.
7.
Benim ismim Kur’ân’da Muhammed, İncil’de Ahmed, Tevrat’ta ise Ahyed’dir. (el-Envarü’l-
Muhammediyemine’l-Mevahibü’l-Ledünniye, s. 143.)
8.
Aliyyü'l-Karî, Şerhü'ş-Şifa, 1:739.
9.
Aliyyü'l-Karî, Şerhü'ş-Şifa, 1:739.