•
Üçüncüsü
: resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın
ecdadından olan kâ’b bin lüeyy, nübüvvet-i Ahmediye-
yi (
AsM
) ilham eseri olarak şöyle ilân etmiş:
Én
go
Ò
p
Ñn
N Ék
bho
ón
°U Gk
QÉn
Ñr
Nn
G o
ôp
Ñr
îo
«n
a@ l
ós
ªn
ëo
e t
»p
Ñs
ædG ?
p
Jr
Én
j m
án
?r
Øn
Z '
¤n
Y
Yani, “
Füc’eten,Muhammedü’n-Nebîgelecek,doğru
haberleriverecek.
”
(1)
•
Dördüncüsü
: Yemen padişahlarından seyf İbni zîye-
zen, kütüb-i sabıkada resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesse-
lâmın evsafını görmüş, iman etmiş, müştak olmuş idi. re-
sul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın ceddi Abdülmutta-
lip Yemen’e kafile-i kureyş ile gittiği zaman, seyf ibni zî-
yezen, onları çağırmış, onlara demiş ki:
n
?s
fp
Gn
h o
án
eÉn
ep
’r
G o
¬n
d r
ân
fÉn
c l
án
eÉn
°T p
¬r
«n
Ør
àn
c n
ør
«n
H l
ón
dn
h n
án
eÉn
¡p
àp
H n
óp
do
h Gn
Pp
G
o
?t
ón
én
d p
Öp
?s
£o
Ÿr
G n
ór
Ñn
Y Én
j
Yani, “
Hicaz’dabirçocukdünyayagelir.Onunikiom-
zuarasındahatemgibibirnişanvar.İşteoçocukumum
insanlaraimamolacak
.” sonra, gizli Abdülmuttalip’i ça-
ğırmış, “o çocuğun ceddi de sensin” diye kerametkârâ-
ne, bi’setten evvel haber vermiş.
(2)
•
Beşincisi
: Varaka bin nevfel (Hatice-i kübra’nın am-
mizadelerinden), bidayet-i vahiyde, resul-i ekrem Aley-
hissalâtü Vesselâm telâş etmiş. Hatice-i kübra, o hâdise-
yi meşhur Varaka bin nevfel’e hikâye etmiş. Varaka de-
miş: “onu bana gönder.” resul-i ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâm Varaka’nın yanına gitmiş, mebde-i vahiydeki
vaziyeti hikâye etmiş. Varaka demiş:
Mektubat | 295 |
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
rehber.
iman:
inanma.
kafile-i kureyş:
Kureyş kafilesi,
topluluğu.
kerametkârâne:
keramet göste-
rerek.
kütüb-i sabıka:
önceki, geçmiş
kitaplar.
mebde-i vahiy:
vahyin başlangı-
cı.
Muhammedü’n-Nebî:
Peygambe-
rimiz Hz. Muhammed.
nişan:
iz, belirti.
nübüvvet-i ahmediye:
Hz. Mu-
hammed’in Peygamberliği.
Resul-i ekrem:
çok cömert, ke-
rim ve Allah’ın insanlara bir elçisi
olan Hz. Muhammed.
umum:
bütün, tüm.
vaziyet:
hâl, durum.
aleyhissalâtü vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
ammizade:
amcaoğlu.
bidayet-i vahiy:
vahyin baş-
langıcı.
bi’set:
Hz. Muhammed’in pey-
gamberlikle görevlendirilme-
si.
cet:
ata, dede.
ecdat:
dedeler, atalar.
evsaf:
vasıflar, özellikler.
füc’eten:
ansızın, birden bire.
hâdise:
olay, meydana çıkan
hâl.
hatem:
mühür, damga.
Hatice-i kübra:
Hz. Hatice, en
büyük Hatice anlamında Hz.
Peygamberin ilk ve en büyük
hanımının sıfatı.
Hicaz:
Arabistan’da Mekke-i
Mükerreme ile Medine-i Mü-
nevvere’yi içine alan bölge.
ilân etmek:
açıklamak, her-
kese duyurmak.
ilham:
belli bilgi vasıtalarına
başvurmadan Allah tarafından
insanın kalbine veya zihnine
indirilen mana.
imam:
önder ve ileride olan,
1.
İbni Kesir, el-Bidayeve’n-Nihaye, 2:244; Kadı İyaz, Şifa, 1:364.
2.
Beyhakî, 2:9; İbni Kesir, el-Bidayeve’n-Nihaye, 2:328; Kadı İyaz, Şifa, 1:143.