Mektubat - page 282

Hem ulema-i nasarâdan, meşhur, bahsi geçen Buhey-
ra-i rahip ki, resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Şam
tarafına amcasıyla gittiği vakit on iki yaşındaydı. Buhey-
ra-i rahip, onun hatırı için kureyşîleri davet etmiş. Bak-
tı ki, kafileye gölge eden bir parça bulut, daha kafile ye-
rinde gölge ediyor. “demek aradığım adam orada kal-
mış.” sonra adam göndermiş, onu da getirtmiş. ebu ta-
lip’e demiş: “sen dön, Mekke’ye git. Yahudiler hasuttur-
lar. Bunun evsafı tevrat’ta mezkûrdur; hıyanet ederler.”
(1)
Hem nasturü’l-Habeşe ve Habeş reisi olan necaşi, ev-
saf-ı Muhammediyeyi kitaplarında gördükleri için, bera-
ber iman etmişler.
(2)
Hem dağatır isminde meşhur bir nasranî âlimi, evsafı
görmüş, iman etmiş. rumlar içinde ilân etmiş; şehit edil-
miş.
(3)
Hem nasranî rüesasından Haris ibni ebî Şümeri’l-ga-
sanî ve Şam’ın büyük dinî reisleri ve melikleri, yani sa-
hib-i İlya ve Herakl ve İbni natûr ve Cârud gibi meşhur
zatlar, kitaplarında evsafını görmüşler ve iman etmişler.
Yalnız Herakl, dünya saltanatı için imanını izhar etme-
miş.
(4)
Hem bunlar gibi, selmanü’l-Farisî, o da evvel nasranî
idi. resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın evsafını gör-
dükten sonra onu arıyordu.
(5)
Hem temim namında mühim bir âlim, hem meşhur
Habeş reisi necaşi, hem Habeş nasarâsı, hem necran
aleyhissalâtü vesselâm:
salât ve
selâm onun üzerine olsun.
âlim:
bilgin, ilim adamı.
bahsi geçen:
sözü edilen, anlatı-
lan.
davet etmek:
çağırmak.
evsaf:
vasıflar, özellikler.
evsaf-ı Muhammediye:
Peygam-
ber Efendimizin vasıfları, özellik-
leri
Habeş:
Afrika’nın doğusunda, bu-
günkü Etiyopya.
hasûd:
hasetçi, kıskanç, çekeme-
yen.
hıyanet:
hainlik, ihanet.
ilân etmek:
açıklamak, herkese
duyurmak.
iman:
inanma, İslâm dinini kabul
etme.
izhar etmek:
açığa vurmak, gös-
termek, belirtmek.
kafile:
birlikte yolculuk eden top-
luluk.
kureyş:
kökü Hz. İbrahim’e daya-
nan Peygamberimiz Hz. Muham-
med’in mensup olduğu meşhur
Arap kabilesi.
melik:
hükümdar, kral.
meşhur:
tanınmış, ünlü.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen, anı-
lan.
mühim:
önemli.
nam:
ad.
Nasarâ:
Hristiyanlar.
Nasranî:
İsevî, Hristiyan.
Necaşi:
Habeş hükümdarları-
na verilen ünvan.
reis:
baş, başkan.
Resul-i ekrem:
çok cömert,
kerim ve Allah’ın insanlara bir
elçisi olan Hz. Muhammed.
Rum:
Romalı, Doğu Roma İm-
paratorluğu sınırları içinde ya-
şayan.
rüesa:
reisler, başkanlar.
saltanat:
sultanlık, hükümdar-
lık.
şehit:
din, vatan, bayrak, inanç
gibi yüce değerler uğrunda
ölen Müslüman kimse.
tevrat:
Hz. Mûsa’ya indirilmiş
olan İlâhî kitap.
ulema-i Nasarâ:
Hristiyan âlim-
leri.
zat:
kişi, şahıs, fert.
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
| 282 | Mektubat
1.
Beyhakî, 2:24, 5:382; Kadı İyaz, Şifa, 1:364.
2.
Kadı İyaz, Şifa, 1:364.
3.
Beyhakî, 1:365, 2:526; Aclûnî, Kenzü’l-Ummal, 11:401, 12:390-408.
4.
Buharî, 1:7; Mu’cemü’t-Taberanî, 3:2108
5.
Beyhakî, 2:82; Müsned, 5:437; Kadı İyaz, Şifa, 1:364.
1...,272,273,274,275,276,277,278,279,280,281 283,284,285,286,287,288,289,290,291,292,...1086
Powered by FlippingBook