hâlde ikrar etmişler ki, “evet, kitaplarımızda onun evsa-
fı vardır; ondan bahsediyorlar.”
(1)
Hem Yehudun meşhur ulemasından ve nasarânın
meşhur kıssislerinden, kütüb-i sabıkada evsaf-ı Muham-
mediyeyi (
AsM
) gördükten sonra inadı terk edip imana ge-
lenler, evsafını tevrat ve İncil’de göstermişler ve sair Ya-
hudi ve nasranî ulemasını onunla ilzam etmişler.
Ez cüml e
: Meşhur Abdullah ibni selâm ve Veheb ibni
Münebbih ve ebu Yasir ve Şâmul (ki bu zat, melik-i Ye-
men tübba zamanında idi. tübba, nasıl gıyaben ve bi’set-
ten evvel iman getirmiş; Şâmul da öyle).
(2)
Ve sâye’nin
iki oğlu olan esid ve sa’lebe ki; İbni Heyebân denilen bir
arif-i billâh, bi’setten evvel Benînadr kabilesine misafir ol-
muş,
(3)
p
¬p
Jn
ôr
ép
g o
QGn
O Gn
ò'
g pq
»p
Ñn
f o
Qƒo
¡o
X l
Öj
p
ôn
b
demiş, orada vefat
etmiş. sonra, o kabile resul-i ekrem Aleyhissalâtü Ves-
selâm ile harp ettikleri zaman, esid ve sa’lebe meydana
çıktılar, o kabileye bağırdılar:
n
¿Én
Ñr
«n
g o
ør
Hp
G p
¬«
p
a r
ºo
µr
«n
dp
G n
ón
¡n
Y…
p
òs
dGn
ƒo
g$Gn
h
Yani, “
İbniHeyban’ınhaberverdiğizatbudur;onunla
harpetmeyiniz.
”
(4)
Fakat onlar, onları dinlemediler, be-
lâlarını buldular.
Hem ulema-i Yehuddan İbni Bünyamin ve Muhayrık
ve kâ’bü’l-Ahbar gibi çok ulema-i Yehud, evsaf-ı nebevi-
yeyi kitaplarında gördüklerinden, imana gelmişler, sair
imana gelmeyenleri de ilzam etmişler.
(5)
Mektubat | 281 |
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
gıyaben:
görmeden, uzaktan, bu-
lunmadığı hâlde.
harp:
savaş.
hicret:
göç.
ikrar:
saklamayıp açıktan söyle-
me, kabul etme.
ilzam etmek:
susturmak, cevap
veremez hale getirmek.
iman:
inanma; İslâm dinini kabul
etme.
İncil:
Hazret-i İsa’ya gönderilmiş
olan İlâhî kitap.
kabile:
aynı soydan sayılan insan
topluluğu, boy, aşiret.
kıssis:
keşiş, papaz, Hristiyan din
adamı.
kütüb-i sabıka:
adı geçen, bah-
sedilen kitaplar.
melik-i Yemen:
Yemen padişahı.
meşhur:
tanınmış, ünlü.
Nasarâ:
Hristiyanlar.
Nasranî:
İsevî, Hristiyan.
Resul-i ekrem:
çok cömert, ke-
rim ve Allah’ın insanlara bir elçisi
olan Hz. Muhammed.
sair:
diğer, öteki.
tevrat:
Hz. Mûsa’ya indirilmiş olan
İlâhî kitap.
tübba:
Hz. Muhammed’in pey-
gamber olmadan önce geleceğini
haber veren ve manzum olarak
imanını ilân eden bir Yemen pa-
dişahı.
ulema:
âlimler, bilginler, ilim sa-
hipleri.
ulema-i Yehud:
Yahudi âlimleri.
vefat etme:
ölme.
Yehud:
Yahudi, İsrailoğulları.
zat:
kişi, şahıs, fert.
aleyhissalâtü vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
arif-i billâh:
Allah’ı tanıyan,
bilen.
belâ:
musibet, ceza.
bi’set:
Hz. Muhammed’in Pey-
gamber olarak gönderilmesi.
evsaf:
vasıflar, özellikler.
evsaf-ı Muhammediye:
Pey-
gamber Efendimizin vasıfları,
özellikleri.
evsaf-ı Nebeviye:
Peygamber
Efendimizin vasıfları özellikle-
ri.
evvel:
önce.
ezcümle:
bu cümleden ola-
rak, örnek olarak.
1.
Kadı İyaz, Şifa, 1:383; Beyhakî, 3:362; İbni Kesir, el-Bidayeve’n-Nihaye, 4:80, 81.
2.
Beyhakî, 1:367, 2:526; Aclûnî, Kenzü’l-Ummal, 11:401, 12:390-408; Kadı İyaz, Şifa, 1:364; Tir-
mizî, 2:206.
3.
Bir peygamberin ortaya çıkması yakındır. Burası da onun hicret edeceği yerdir.
4.
Beyhakî, 2:80-81, 4:31; Aliyyü'l-Karî, Şerhü'ş-Şifa, 1:744-745.
5.
Kadı İyaz, Şifa, 1:365; Beyhakî, 3:161-163.