Lem'alar - page 80

Şeyh-iGeylânî’ninFıkrasıylaKerametkârâne
VerdiğiHaber-iGaybîninTetimmesidir
(1)
…/
ój/
ôo
ªp
d Én
fn
G
fıkrasında
…/
ój/
ôo
e
“Molla said” kelimesine
tam tevafuk ediyor; yalnız bir
elif
fark var.
Elif
ise,
kaide-i sarfiyece “
elfün
” okunur.
Elfün
ise, bindir.
demek bin iki yüz doksan dörtte dünyaya gelecek bir
müridi, bu
…/
ój/
ôo
e
lâfzında murattır. Çünkü
…/
ój/
ôo
ªp
d
’de
lam
sayılsa iki yüz doksan dört eder ki, bir tek fark ile sa-
id’in tarih-i velâdetine tevafuk eder. esas Arabî sayılsa
fark yoktur.
Lâm
’sız,
…/
ój/
ôo
e
ise iki yüz altmış dört eder.
“Molla said” dahi iki yüz altmış beş eder.
Molla’
daki
elif
bine işaret olduğu için, mütebakisi iki yüz altmış dört
kalır.
El hâs ı l
: Şu zamanda dellâl-ı kur’ân ve hadim-i Fur-
kan olan o adamın iki ismi ve iki lâkabı var.
el-Kürdî
lâ-
kabı ile
Molla Said
ismi,
…/
ój/
ôo
ªp
d Én
fn
G
fıkrasında zahir
görünüyor.
Nursî
lâkabıyla
Bediüzzaman Said
ismi,
(2)
p
âr
b n
ƒr
dG s
…p
Qp
OÉn
b r
øo
c
fıkrasında aşikâr görünüyor. Hatta hiz-
met-i kur’âniyede en mühim bir arkadaşı ve halis bir ta-
lebesi olan Hulûsî Beye
Ék
bp
OÉn
°U Gk
ó«/
©n
°S¢o
û«/
©n
J @ Ék
°üp
?r
îo
e !
arabî:
Arabca.
aşikâr:
açık.
dellâl-ı Kur’ân:
Kur’ân’ı ilân eden,
tanıtan.
elfün:
bin
elhâsıl:
sonuç olarak.
esas:
asıl.
fıkra:
paragraf, bölüm.
Haber-i Gaybî:
gayba ait haber;
gelecekle ilgili haber.
hadim-i Furkan:
hak ile batılı
birbirinden ayıran Kur’ân’a hiz-
met eden.
halis:
samimî, her amelini Al-
lah rızası için işleyen.
hizmet-i Kur’âniye:
Kur’ân’ın
hizmeti.
kaide-i sarfiye:
sarf, dil bilgisi
kuralı.
kerametkârâne:
kerametli bir
şekilde, olağanüstü olarak.
lâfız:
kelime.
lâkap:
takma ad.
murat:
maksat.
mühim:
önemli.
müridî:
müridim.
mütebaki:
geri kalan.
talebe:
öğrenci.
tarih-i velâdet:
doğum tarihi.
tetimme:
ek.
tevafuk etmek:
uygun gel-
mek.
zahir:
açık.
1.
Benim müridimdir.
2.
Vaktin Abdülkadirîsi ol.
S
ekizinci
l
em
a
| 80 | Lem’aLar
1...,70,71,72,73,74,75,76,77,78,79 81,82,83,84,85,86,87,88,89,90,...1406
Powered by FlippingBook