Lem'alar - page 90

şimdiki kur’ân-ı Hakîm’in şakirtlerine biiznillah üstatlık
ediyor, bihavlillah şefkati altında himaye ediyor.
Cem-i kutbiyet ve ferdiyet ve gavsiyet
İle üç sütun üzerine durur.
Râyet-i ulviyet-i şeyh-i hakkanîdir hitab-ı Abdülkadir.
İlham-ı Huda hitab-ı Abdülkadir.
Bâzü’l-eşheb ferd-i ferid-i deveran.
Gavs-ı Azam Cenab-ı Abdülkadir.
Sa i d Nu r s î
• • •
Risale-i Nur şakirtlerinin Bir Fıkrasıdır
(1)
»/
às
Ñn
ën
ªp
H Ék
bp
OÉn
°U Gk
ó«/
©n
°S¢o
û«/
©n
J
@
Ék
°üp
?r
îo
e ! p
âr
bn
ƒr
dG s
…p
Qp
OÉn
b r
øo
cn
h
İlm-i cifirle manası:
“ey said! sen, zamanın Abdülkadir’i ol, ihlâs-ı tammı
kazan, fakrınla beraber maişetini düşünme, nâstan min-
net alma; ismin ‘
Said
’ olduğu gibi maişette de mes’ut ola-
caksın. Muhabbetimde sadık olduğundan ve ihlâsa çalış-
tığından,
Hulûsî
gibi muhlis talebeler ve yardımcılar ve
Süleyman, Bekir
gibi sadık hizmetkârlar ve
Sabri
gibi tam
takdir edici ve ciddî müştak talebeler size verilmiş.”
evet, lillâhilhamd, gavs’ın sarahat derecesinde ihbar
ettiği hâl vuku bulmuştur. gavs-ı Azam, “said” namıyla
tesmiye ettiği müridinin tarihçe-i hayatında en mühim
noktaları beyan etmekle beraber, ilm-i cifir esrarıyla se-
kiz dokuz cihette,
Said’
in başına parmağını basıyor.
bâzü’l-eşheb:
akdoğan; Hz. Gey-
lânî’nin bir lâkabı.
beyan etmek:
anlatmak, açık söy-
lemek.
bihavlillâh:
Allah’ın kuvveti ile.
biiznillâh:
Allah’ın izni ile.
cem-i kutbiyet:
velîlik makamla-
rının en büyüğü olan kutbiyet ma-
kamının toplanması.
Cenab-ı abdülkadir:
Pek yüce Ab-
dülkadir
cihet:
yön.
esrar:
sırlar.
fakr:
fakirlik.
ferd-i ferid-i deveran:
devirler bo-
yunca benzeri olmayan, seçilmiş,
tek şahıs.
ferdiyet:
birlik, teklik, evliyalıkta
bir makam.
fıkra:
paragraf, kısım.
Gavs:
velîlerin başında bulunan en
büyük velî; Abdülkadir Geylânî.
Gavs-ı azam:
en büyük gavs, Ab-
dülkadir-i Geylânî Hazretlerinin na-
mı.
gavsiyet:
yardım edicilik, evliya
arasında ihtiyacı olanlara yardım-
la görevli olan büyük velînin ma-
kamı.
himaye etmek:
korumak, esirge-
mek.
hitab-ı abdülkadir:
Abdülkadir
Geylânî Hazretlerinin hitabı, sözü.
hizmetkâr:
hizmet eden.
ihbar etme:
haber verme.
ihlâs:
bir işi, bir ameli başka bir
karşılık beklemeksizin Allah rızası
için yapmak.
ihlâs-ı tam:
tam ve mükemmel
ihlâs; bir işi, bir ameli başka bir
karşılık beklemeksizin sadece Al-
lah rızası için yapmak.
ilham-ı Hüda:
Allah tarafından
kalbe indirilen ilham.
ilm-i cifir:
harflere verilen sayı de-
ğerleri ile geleceğe veya geçen hâ-
diselere, ibarelerden tarih veya is-
me dair işaretler çıkarma ilmi.
kitab-ı abdülkadir:
Abdülkadir
Geylânî Hazretlerinin kitabı.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve su-
resinde sayısız hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
lillâhilhamd:
Allah’a hamd olsun.
maişet:
geçim.
mana:
anlam.
mes’ut:
saadetli, mutlu.
minnet:
bir iyilik karşısında ken-
dini manevî olarak borçlu hisset-
me.
muhabbet:
sevgi.
muhlis:
bir işi, bir ameli baş-
ka bir karşılık beklemeksizin
Allah rızası için yapan, ihlâslı.
mühim:
önemli.
mürit:
isteyen, arzu eden; şey-
hine ve mürşidine ve onun ira-
desine bağlı olan kişi.
müştak:
çok istekli, çok arzu-
lu.
nâs:
insanlar.
râyet-i ulviyet-i Şeyh-i hak-
kanî:
haklı ve doğru olan Ab-
dülkadir-i Geylânî Hazretleri-
nin yüksekliğinin ve yüceliği-
nin bayrağı.
sadık:
dostluğu ve bağlılığı iç-
ten olan.
sarahat:
açıklık.
sütun:
direk.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şefkat:
acıyarak ve esirgeye-
rek sevme.
takdir edici:
beğendiğini be-
lirten.
talebe:
öğrenci.
tarihçe-i hayat:
bir insanın
doğumundan ölümüne kadar
başından geçen şeyler, biyog-
rafi.
tesmiye etmek:
isimlendir-
mek.
vuku bulmak:
olmak, meyda-
na gelmek.
1.
Vaktin Abdülkadir’i ol, lillâh için ihlâs-ı etemmi kazan. Muhabbetimde sadık ve çalışmanda
muhlis isen, maişetinde de mes'ut olursun.
S
ekizinci
l
em
a
| 90 | Lem’aLar
1...,80,81,82,83,84,85,86,87,88,89 91,92,93,94,95,96,97,98,99,100,...1406
Powered by FlippingBook