Lem'alar - page 139

sonra sabahleyin bana kimseye söyleme diye hikâye et-
ti. Ben dedim: Aynen gök gürültüsünden yarım dakika
evvel
Hizb-i Nuriye’
nin o makamın tercümesini
Hücce-
tüllahi’l-Bâliğa
’da babamla beraber hanemizde okurken
bulutların ordu gibi toplanması, ra’dın bağırması kelime-
sinde camideki üstadımın aynı kelimesine tevafuku ve
melek-i ra’dın bağırmasına tam tetabuku bize kanaat ver-
di ki, risale-i nur’la yağmur alâkadardır. okunmasına,
yazılmasına mânialar olduğu zaman kuraklık başlar. Ve
intişarı rahmet olduğu için, rahmetin gelmesine vesile ol-
duğuna inandık. Hem Isparta’daki kardeşlerimizin fıkra-
larını tasdik ettik. evet, geçen kışın başında burada risa-
le-i nur serbest okunduğu için, yaz gibi geçti. ne vakit ri-
sale-i nur’a iliştiler; birden görülmemiş bir kış başladı. Bu
iki aydır bütün bütün tazyik neticesinde bu kuraklık baş-
ladı. demek risale-i nur ayn-ı rahmettir.
Mehmed, Ceylân
• • •
Barla’daki kardeşlerimizin dedikleri gibi, kuraklık risa-
le-i nur’un tatiliyle münasebettar olduğunu tasdik ediyo-
ruz. Çünkü iki aydan beri taharri ile okumaktan menedil-
di; kuraklık da başladı. Bugünlerde ben babamla beraber
dört beş kardeşlerimiz, risale-i nur’u yazmaya başladığı
hâlde, yağmur daha gelmeden Ankara’ya giden istidanın
tesiri olarak, iki memur üstadımın bir derece hatırını
almak için yanına geldiler. “Madem iaşeyi kabul et-
miyorsun, hiç olmazsa ev kirası için bakî kalan senin
Lem’aLar | 139 |
S
ekizinci
l
em
a
alâkadar:
ilgili, münasebetli.
ayn-ı rahmet:
rahmetin tâ
kendisi.
bakî kalan:
artan, geri kalan.
Hizb-i Nuriye:
Nura özgü hi-
zip, bazı ayet ve hadislerden
oluşan dua kitabı.
Hüccetüllâhi’l-Bâliğa:
Allah’ın
açık delili; Risale-i Nur külliya-
tından Asa-yı Mûsa’nın ikinci
kısmı.
iaşe:
yedirip içirme, geçindir-
me.
intişar:
yayılma, neşrolunma.
istida:
dilekçe.
kanaat vermek:
inandırmak,
fikir vermek.
makam:
durak.
mânia:
mâni, engel.
melek-i ra’d:
gök gürültüsü ile
görevli melek.
men edilmek:
yasak edilmek,
önüne geçilmek.
münasebettar:
alâkalı.
ra’d:
gök gürültüsü.
rahmet:
Allah’ın kullarını ko-
ruması acıma, merhamet ve
şefkat etme; faydalı yağmur.
risale-i Nur:
Nur Risalesi.
taharri:
arama; araştırılmak,
takip edilmek.
tasdik etme:
doğruluğunu ka-
bul etme.
tasdik:
doğruluğunu kabul et-
me.
tazyik:
zorlama, baskı.
tesir:
etki.
tetabuk:
uygunluk, mutabık
olma.
tevafuk:
birbirine uyma, uy-
gun gelme.
vesile:
vasıta.
1...,129,130,131,132,133,134,135,136,137,138 140,141,142,143,144,145,146,147,148,149,...1406
Powered by FlippingBook