Lem'alar - page 1007

ve inayetiyle ehl-i hakka taraftar olduğu ve hak ve
hakikatin cazibedar güzellikleri ehl-i hakkı müeyyit
ve müşevvik bulunduğu hâlde, hizbüşşeytanın çok
defa hizbullaha galebe etmesinin hikmeti nedir?” di-
ye suale karşı gayet kat’î ve vazıh bir cevaptır.
İKİNCİ İŞaret
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
210
“Şerr-i mahz olan şeytanların icadı ve ehl-i ima-
na taslitleri ve onların yüzünden çok insanların küf-
re girip cehenneme girmelerine, Cemîl-i Alelıtlak ve
rahîm-i Mutlak ve rahman-ı Bilhakkın rahmet ve
cemali bu hadsiz çirkinliğin ve bu dehşetli musibetin
husulüne nasıl müsaade ediyor ve ne için cevaz gös-
teriyor?” diye sualine karşı gayet kuvvetli ve mukni
bir cevaptır.
üÇüNCü İŞaret
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
211
“kur’ân-ı Hakîm’de, ehl-i dalâlete karşı azîm şek-
valar ve kesretli tahşidat ve çok şiddetli tehdidat,
aklın zahirine göre, adaletli ve münasebetli belâga-
tına ve üslûbundaki itidaline ve istikametine müna-
sip düşmüyor. Âdeta, âciz bir adama karşı orduları
tahşid ediyor; ve müflis ve mülkte hissesiz, âciz bir
adama kuvvetli bir şerik mevkii verir gibi, ondan
şekvalar etmenin sırrı ve hikmeti nedir?” diye suali-
ne karşı gayet kat’î ve ehemmiyetli bir cevaptır.
DörDüNCü İŞaret
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
213
Adem şerr-i mahz ve vücut hayr-ı mahz olduğun-
dan, mehasin ve kemalât vücuda ve şerler ve musi-
betler ademe istinat ettiğini ve ondan neş’et ettiğini
beyan ediyor.
Lem’aLar | 1007 |
f
iHriST
yaratmak.
inayet:
yardım.
istikamet:
doğruluk.
istinat etmek:
dayanmak.
itidal:
aşırı olmama, ölçülülük.
kat’î:
kesin.
kemalât:
mükemmellikler, olgun-
luklar.
kesretli:
çokça, fazlaca, çoğun-
lukla.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve su-
resinde sayısız hikmet ve faydalar
bulunan Kur’ân.
küfür:
imansızlık, inançsızlık, din-
sizlik.
mehasin:
güzellikler, iyilikler.
mevki:
yer.
mukni:
ikna eden, inandıran.
musibet:
belâ, felâket, sıkıntı.
müeyyit:
destekleyici, yardım
eden.
müflis:
iflâs etmiş, hiçbir şeyi kal-
mamış kimse.
mükâfat:
ödül.
mülk:
sahip olunan üzerinde ta-
sarruf hakkı bulunulan şey.
münasebet:
iki şey arasındaki uy-
gunluk, bağ, ilgi.
münasip:
uygun.
müsaade etmek:
izin vermek.
neş’et etmek:
çıkmak, meydana
gelmek, kaynaklanmak.
rahîm-i mutlak:
sonsuz merha-
met sahibi olan Allah.
rahman-ı Bilhak:
hakkıyla çok
çok merhametli; Allah.
rahmet:
şefkat ve merhamet
etme, acıma, esirgeme.
sır:
gizli hakikat; bir şeyin dikkat,
tecrübe, yetenek ve sezgi yardı-
mıyla kavranabilen en zor ve ince
yönü.
sual:
soru.
şekva:
şikâyet.
şer:
kötülük, fenalık.
şerik:
ortak; rakip.
şerr-i mahz:
her yönüyle şer olan,
kötülük.
şiddetli:
kuvvetli, aşırı, sertlikle.
tahşidat:
toplamalar, yığmalar, bir
şeyin üzerinde fazla durmalar.
tahşit etmek:
yığmak, toplamak.
taslit:
musallat olma, belâ olma.
tehdidat:
tehditler, gözdağı ver-
meler, korkutmalar.
üslûp:
ifade tarzı, anlatış şekli.
vazıh:
açık.
vücut:
varlık, var olma.
zahir:
görünen, açık, dış yüz.
âciz:
güçsüz, beceriksiz; zavallı.
adaletli:
dengeli, her hak sa-
hibine hakkını tam ve eksiksiz
veren.
adem:
yokluk.
azîm:
büyük.
belâgat:
hitap ettiği kimselere
uygun, tam yerinde, düzgün
ve hakikatli söz söyleme.
beşer:
insan, insanlık.
beyan etmek:
açıklamak, an-
latmak.
cazibedar:
çekici.
cemal:
güzellik.
Cemîl-i alelıtlak:
sonsuz ve
kusursuz güzellik sahibi olan
Allah.
Cenab-ı Hak:
doğru, gerçek,
Hakkın tâ kendisi olan, şeref
ve azamet sahibi yüce Allah.
cevaz göstermek:
izin ver-
mek.
dehşetli:
korkutucu, korkunç.
ehemmiyet:
önem.
ehl-i dalâlet:
doğru ve hak
yoldan sapanlar, iman ve İs-
lâm’dan çıkmış olanlar.
ehl-i hak:
hak ve doğru yolda
olanlar.
ehl-i iman:
iman edenler, Al-
lah’a inananlar.
galebe etme:
galip gelme.
gayet:
son derece, çok.
hayr-ı mahz:
hayrın tâ ken-
disi; tamamen hayır, iyilik.
hikmet:
herkesin bilmediği
gizli sebep, gizli nokta, fayda,
gaye.
hisse:
pay, ortaklık.
hizbullah:
Allah’a bağlı olan
topluluk.
hizbüşşeytan:
şeytanın taraf-
tarları.
husul:
olma, meydana gelme.
icat:
vücuda getirmek, yoktan
1...,997,998,999,1000,1001,1002,1003,1004,1005,1006 1008,1009,1010,1011,1012,1013,1014,1015,1016,1017,...1406
Powered by FlippingBook