Kastamonu Lahikası - page 78

ticaretine ciddî teveccühleri ve himmetleri ve tenvirleri o
havayı safîleştiriyor, güzelleştiriyor, müthiş arızalara ve
fırtınalara mukabele ediyor. Herkes o sayede ve sayesin-
de derecesine göre istifade eder. Fakat, o şuhur-i müba-
reke gittikten sonra, âdeta, o ahiret ticaretinin meşheri
ve pazarı değiştiği gibi, dünya sergisi açılmaya başlıyor.
ekser himmetler, bir derece vaziyeti değişiyor. Havayı
tesmim eden buharat-ı müzahrefe o manevî havayı bo-
zar. Herkes derecesine göre ondan zedelenir.
Bu havanın zararından kurtulmak çaresi,
Risale-i Nur
’-
un gözüyle bakmak ve ne kadar müşkülât ziyadeleşse,
kudsî vazife itibarıyla daha ziyade ciddiyet ve şevkle ha-
reket etmektir. Çünkü, başkaların füturu ve çekilmesi,
ehl-i himmetin şevkini, gayretini ziyadeleştirmeye sebep-
tir. zira, gidenlerin vazifelerini de bir derece yapmaya
kendini mecbur bilir ve bilmelidirler.
ì@í
34
·
(2)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
íu
Ñn
°ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
@ /
¬p
ªr
°SÉp
H
p
äÉn
ªp
?n
µr
dG p
äÉn
?o
aGn
ƒn
J p
On
ón
©p
H o
¬o
JÉn
c n
ôn
Hn
h $G o
án
ª r
Mn
Qn
h r
ºo
µ` r
«n
?n
Y o
?n
Ó° s
ùdn
G
(3)
p
äÉn
æp
FBÉn
µ`r
dG p
ÜÉn
à`p
c /
Én
¡p
JÉn
a p
±ho
ôo
Mn
h
Aziz, Sıddık,ÂlicenapKardeşlerim!
nur ve gül Fabrikalarının vaziyetlerinden bu acip
zamanda ne tarzda olduğunu haber vermiyorsunuz.
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
âdeta:
sanki.
ahiret:
dünya hayatından sonra
başlayıp ebediyen devam edecek
olan ikinci hayat.
âlicenap:
cömert, iyilik sahibi,
yüksek ahlaklı.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
buharat-ı müzahrefe:
pis, zararlı
buharlar.
ciddî:
gerçek olarak, hakikaten.
ciddiyet:
ciddîlik.
ehl-i himmet:
himmet ve gayret
sahipleri.
ekser:
pek çok.
fütur:
zayıflık, gevşeklik, usanç.
himmet:
manevî yardım, ihsan,
lütuf.
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma.
kudsî:
mukaddes, yüce.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
meşher:
teşhir yeri, sergi, göster-
me yeri.
mukabele:
karşı gelme, karşı
koyma.
müşkülât:
müşkiller, güçlük-
ler, zorluklar.
müthiş:
dehşet veren, ürkü-
ten, dehşetli, korkunç.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
safî:
saf olan, katışıksız, duru.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
şevk:
şiddetli arzu, aşırı istek
ve heves.
şuhur-i mübareke:
mübarek
aylar.
tarz:
biçim, şekil.
tenvir:
nurlandırma, aydınlat-
ma, ışıklandırma.
tesmim:
zehirleme.
teveccüh:
yönelme, sevgi, il-
gi.
vazife:
görev.
vaziyet:
durum.
ziyade:
çok, fazla.
1.
Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı, kâinat kitabının harf ve kelimelerinin tevafukları ade-
dince üzerinize olsun.
| 78 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,68,69,70,71,72,73,74,75,76,77 79,80,81,82,83,84,85,86,87,88,...478
Powered by FlippingBook