Kastamonu Lahikası - page 82

ile beraber, yalnız iki farkla, tevafuk diliyle
(1)
n
ƒo
g s
’ p
G n
¬'
d p
G =
'
okurlar.
İşte seksen beş, yetmiş beş, altmış beş olması ve bir
adedi seksen beş ve iki adedi onun yarısı olan kırka ve
üçü onun nısfı
(HaşİYe)
yirmiye inmesi ve birbiriyle teva-
fukları ve lâfza-i Celâlin ve kelime-i tevhidin lem’alarını
ifade etmeleri gibi, muntazam niseb-i adediye ve mani-
dar münasebet-i tevafukiye bize kanaat veriyor ki, tesa-
düfî değil, belki alâmet-i kabul bir tevfiktir; bir tanzimdir.
Kardeşiniz Said Nursî
ì®í
35
·
Risale-i Nur
’a işaret eden otuz üçün-
cü ayetin istihracına dair Hafız
ali’nin bir fıkrasıdır.
(3)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
íu
Ñn
°ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h @
(2)
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
(4)
o
¬o
JÉn
c n
ôn
Hn
h $G o
án
ª r
Mn
Qn
h r
ºo
µ` r
«n
?n
Y o
?n
Ó° s
ùdn
G
AzizÜstadımHazretleri!
dün, akşam namazını kılarken, ikinci rekâtta, Fatiha-i
Şerifeden sonra,
HaşİYe:
seksen dördüncü sahifenin ikinci haşiyesinde
?õªM
ahiri
I
’dir. (Arabî İşaratü’l-İ’caz’ın ilk tab’ının seksen dördüncü sayfası.)
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
alâmet-i kabul:
kabul olunduğu-
nu belirten işaret, kabul belirtisi.
ayet:
Kur’an’ın her bir cümlesi.
dair:
alakalı, ilgili.
Fatiha-i Şerife:
Fatiha Suresi.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
haşiye:
dipnot.
istihraç:
bir şeyden bir şey çıkar-
ma, sonuç çıkarma, mana çıkar-
ma.
kanaat:
inanma, görüş, fikir.
Kelime-i tevhid:
tevhid-i İlâhîyi
ifade eden lâilahe illallah Muham-
medün Resulullah cümlesi.
Lâfza-i Celâl:
Allah lâfzı, kelimesi.
lem’a:
parıltı.
manidar:
nükteli, ince mana-
lı.
muntazam:
nizamlı, intizamlı,
düzenli ve düzgün biçimde.
münasebet-i tevafukiye:
uy-
gunluk arzeden münasebet-
ler, alâkalar.
nısf:
yarım, yarı.
niseb-i adediye:
sayılarla ilgi-
li ölçüler, dengeler.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
tanzim:
düzenleme, sıralama,
tertipleme.
tesadüfî:
tesadüfle ilgili, rast-
gele, tesadüf olarak.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra,
ölçü ve münasebetler içeri-
sinde birbirine denk gelme.
tevfik:
Allah’ın yardımı, başa-
rılı kılması.
üstad:
öğretici, öğretmen.
1.
Ondan başka hiçbir ilâh yoktur (Kasas Suresi: 88.)
2.
Her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın adıyla.
3.
Hiçbir şey yoktur ki, Onu övüp, Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
4.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı üzerinize olsun.
| 82 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,72,73,74,75,76,77,78,79,80,81 83,84,85,86,87,88,89,90,91,92,...478
Powered by FlippingBook