‡
122
·
SurE-iVE’L-aSr’INdaĞMEyVESiNaMINdaKi
NÜKTESiNEBirHaŞiyEdir
(1)
p
äÉn
ëp
dÉs
°üdn
G
’daki
ä
, ahirdeki
tâ
’lar ekseriyetçe vak-
fa rast gelmesiyle, cifirce
?
sayılabilir. Bu noktada
s
’p
G
beraberdir; 1358 bu zamanımızı gösterir. Ve telâffuzca
?
okunmadığından,
ä
kalabilir. Bu noktadan,
şeddeler
sayılmazsa ve
s
’p
G
beraber değil, iki yüz küsur sene zama-
na kadar iman ve amel-i salihle beraber bir taife-i azîme
hasaret-i azîmeye karşı mücahedeye devam edeceğine
işaret edip, Fatiha’nın ahirinde
(2)
r
º p
¡r
«n
?n
Y n
âr
ªn
©r
fn
G n
øj/
òs
dG n
•Gn
öp
U
bin beş yüz kırk yedi veya bin beş yüz yetmiş yedi göster-
diği zamana; hem
(3)
/
? p
ô r
e n
Ép
H *G n
?p
Jr
Én
j »
s
à`n
M u
?n
ër
dG n
¤n
Y n
øj/
ôp
gÉn
X »/
à s
e o
G r
øp
e l
á n
Øp
F = Én
W o
?G n
õn
J n
’
birinci cümle, bin beş yüz makamıyla ahir zamanda bir
taife-i mücahedenin son zamanlarına; ve ikinci cümle, bin
beş yüz altı makamıyla galibâne mücahedenin tarihine;
ve üçüncü cümle, bin beş yüz kırk beş makamıyla pek az
bir farkla hem Fatiha’nın, hem Ve’l-Asr suresinin ikinci
cümlesinin gaybî işaretlerine işaret edip tevafuk eder.
demek, bu hadis-i şerifin üç cümlesinden herbirisi, bin
beş yüz tarihine ve mücahedenin ne kadar devam
K
astamonu
L
âhiKası
| 291 |
den aktarılan sözlerin genel adı.
hasaret-i azîme:
büyük zarar ve
ziyan.
haşiye:
dipnot.
iman:
inanç, itikat.
makam:
yer, durak.
mücahede:
savaşma, mücadele.
nam:
ad.
nükte:
ince manalı, ancak dikkat-
le anlaşılabilen mana veya söz.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldığı
114 bölümden her biri.
sure-i Ve’l-asr:
Asr Suresi.
şedde:
Arapça ve Farsçada iki de-
fa okunması gereken bir harfin
üzerine konulan ve o harfi iki de-
fa okutan işaret.
taife-i azîme:
büyük bir taife, bü-
yük bir grup.
taife-i mücahede:
cihat eden tai-
fe, cihat edenler topluluğu.
telâffuz:
bir harf, hece veya keli-
meyi söylenmesi gerektirdiği şe-
kilde seslendirme.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra, ölçü
ve münasebetler içerisinde birbi-
rine denk gelme.
vakıf:
Arapça bir kelimenin sonu-
nu harekesiz olarak okuma.
ahir:
son.
ahir zaman:
dünyanın son
zamanı ve son devresi, dünya
hayatının kıyamete yakın son
devresi.
amel-i salih:
Allah rızasına
uygun hayırlı iş, dine uygun
hareket, davranış.
cifir:
harflere verilen sayı kıy-
meti ile geleceğe veya geçen
hâdiselere, ibarelerden tarih
veya isme dair işaretler çıkar-
mak ilmî.
ekseriyet:
çoğunluk.
Fatiha:
Kur’ân-ı Kerim’in bi-
rinci suresi.
galibâne:
galip gelmiş gibi,
galip sıfatıyla.
gaybî:
gaybla ilgili, bilinme-
yenle ilgili.
hadis-i şerif:
Peygamberimiz-
1.
Güzel işler yapanlar…
2.
Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerinin ve onlara tâbi olan salih kul-
larının yoluna ilet. (Fatiha Suresi: 7.)
3.
Ümmetimin içinden bir taife gelecek, tâ kıyamete kadar galibâne bir şekilde devam ede-
cektir. (Buharî, 9: 125, 162; Müslim, 1: 137, 2: 1522, 1524, 1525.)