rüştü efendi benim tarafımdan, Şükrü efendiye, ço-
cuk taziyenamesi olan on Yedinci Mektubu, benim ye-
rimde okusun.
Risale-i Nur
’un kaptanı sabri, nis Adasındaki bir kar-
deşimiz ve onuncu sözün tab’ından sonra tehlikeden
muhafaza için, kaç ay hanesinde saklayan ve peder ve
vâlidesiyle, bizimle ciddî alâkadar bulunan Veli efendinin
peder ve validesinin vefat haberlerini yazıyor. Cenab-ı
Hak, onlara rahmet eylesin. Ben, inşaallah çok zaman
onları manevî kazançlarıma şerik edeceğim.
ì@í
‡
118
·
Aziz, SıddıkKardeşlerim!
Ben, pek kat’î bir surette ve bine yakın tecrübelerim
neticesinde kat’î kanaatim gelmiş ve ekser günlerde his-
sediyorum ki,
Risale-i Nur
’un hizmetinde bulunduğum
günde, o hizmetin derecesine göre kalbimde, bedenim-
de, dimağımda, maişetimde bir inkişaf, inbisat, ferahlık,
bereket görüyorum. Hem orada iken, hem burada çok
kardeşlerimden aynı hâleti hissettim ve ediyorum. Ve
çokları itiraf ediyor ki, “Biz de hissediyoruz” derler. Hat-
ta, size geçen sene yazdığım gibi, benim, pek az gıda ile
yaşadığımın sırrı, o bereket imiş.
K
astamonu
L
âhiKası
| 283 |
suret:
biçim, şekil, tarz.
şerik:
ortak.
tâb:
basma, baskı.
talebe-i ulûm:
ilim tahsil eden,
ilimlerle uğraşan öğrenci.
taziyename:
baş sağlığı dileyen
yazı veya mektup.
valide:
ana, anne.
vefat:
ölme.
vüs’at:
genişlik.
alâkadar:
ilgili, ilişki.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
bereket:
mübareklik, bolluk,
saadet.
ciddî:
gerçek olarak, hakika-
ten.
dimağ:
akıl, şuur.
ekser:
pek çok.
hâlet:
hal, durum.
halis:
samimî, her amelini
yalnız Allah rızası için işleyen.
hane:
ev.
inbisat:
ferahlama, yayılma,
genişleme.
inkişaf:
ortaya çıkma, keşfo-
lunma; gelişme.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
kanaat:
inanma, görüş, fikir.
kat’î:
kesin, şüpheye ve te-
reddüde mahal bırakmayan.
kefalet:
sorumluluğu üzerine
almak.
maişet:
geçim, geçinme.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
muhafaza:
koruma.
peder:
baba.
rahmet:
şefkat, merhamet,
bağışlama ve esirgeyicilik.
rızk:
Allah’ın lütuf ve ihsan
ettiği nimetler.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
rivayet:
Hz. Peygamber’den
nakledilen hadis.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
sır:
gizli hakikat.