ve üstadlarının ve Barla sıddıklarının ve Masumların ve
ümmî İhtiyarların, ricalen ve nisâen umumunun birer bi-
rer bayramlarını tebrik ediyoruz...
Said Nursî
ì@í
‡
126
·
(2)
/
? p
ór
ª n
ëp
H o
í` u
Ñ°n
ù o
j s
’ p
G m
A r
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
@ o
¬n
fÉ n
ër
Ñ°o
S /
¬p
ª° r
SÉp
H
p
±ho
ôo
M p
On
ón
©p
H o
¬o
JÉn
c
n
ôn
Hn
h $G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µ
r
«n
?n
Y o
?n
Ó°s
ùdn
G
(3)
r
ºo
à`r
©n
Ñ`n
Wn
h r
ºo
à`r
Ñn
à`n
cÉn
e
Aziz, Sıddık, Muktedir, Müteyakkız Kardeşle-
rim!
sizin mübarek leyali-i aşerenizi ve kurban Bayramını-
zı tebrik ederiz. nur Fabrikası sahibi Hafız Ali’nin haşr-i
cismanî hakkındaki hatırına gelen mesele ehemmiyetlidir
ve mektubun ahirindeki temsili gayet güzel ve manidar-
dır. o hatıra ile, dokuzuncu Şuaın Mukaddeme-i Haşri-
yeden sonraki dokuz bürhan-ı haşriyeyi istiyor diye anla-
dım. Fakat maatteessüf, bir iki senedir telif vazifesi te-
vakkuf etmiş.
Risale-i Nur
’un mesaili ilimle, fikirle, niyet-
le ve kastî bir ihtiyarla değil, ekseriyet-i mutlaka ile sünu-
hat, zuhurat, ihtarat ile oluyor. Bu dokuz berahine şim-
di ihtiyac-ı hakikî kalmamış ki, telife sevk olunmuyoruz.
evet, erkân-ı imaniye içinde iman-ı billâh ve iman-ı bil-
yevmi’l-ahir, âlem-i İslâmiyetin iki kutbu ve iki güneşidir.
ahir:
son.
âlem-i islâmiyet:
İslam alemi, İs-
lam dünyası.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
berahin:
deliller, hüccetler, bür-
hanlar.
bürhan-ı haşriye:
haşrin delili,
yeniden dirilişin ispatı.
ehemmiyetli:
önemli.
ekseriyet-i mutlaka:
mutlak ço-
ğunluk.
erkân-ı imaniye:
imana ait esas-
lar.
gayet:
son derece.
haşr-i cismanî:
cisimle, cesetle
dirilme, ruhla beraber bedenlerin
ve vücutların haşri.
ihtarat:
ihtarlar, hatırlatmalar.
ihtiyac-ı hakikî:
gerçek ihtiyaç.
ihtiyar:
seçme, tercih etme.
ilim:
bilgi, marifet.
iman-ı billâh:
Allah’a inanma, Al-
lah’ı, onun kâinatta tecelli eden
bütün sıfat ve isimleriyle beraber
kabul ederek Ona inanma.
iman-ı bilyevmi’l-ahir:
Ahiret
gününe inanmak.
kasdî:
bile bile yapılan.
kutup:
merkez, merkez nokta.
leyali-i aşere:
on mübarek gece.
maatteessüf:
ne yazık ki, üzüle-
rek belirteyim ki.
manidar:
nükteli, ince manalı.
masum:
suçsuz, günahsız, saf, te-
miz.
mesail:
meseleler.
mesele:
önemli konu.
mukaddeme-i haşriye:
haşrin,
yeniden dirilişin başlangıcı.
muktedir:
iktidarlı, gücü yeten.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
müteyakkız:
uyanık bulunan,
basiretli.
nisâen:
kadınlar olarak.
ricalen:
erkekler olarak.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserleri-
nin adı.
sevk:
yöneltme.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
sünuhat:
kalbe doğan, akla
gelen, içe doğan şeyler.
telif:
eser yazma.
temsil:
benzetme, misal ge-
tirme.
tevakkuf:
duraklama, durma.
umum:
bütün, herkes.
ümmî ihtiyarlar:
Risale-i
Nur’un elle yazılarak çoğaltıl-
masında çalışan tahsilli olma-
yan Isparta köylerindeki yaş-
lılar grubu. Ümmîler olarak da
geçer (Bkz.: 37. ve 38. lâhika-
lar).
üstad:
öğretici, öğretmen.
vazife:
görev.
zuhurat:
kalbe doğan mana-
lar, birden oluveren şeyler.
1.
Her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Yazdıklarınız ve bastıklarınızın harfleri sayısınca Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı üze-
rimize olsun.
| 298 | K
astamonu
L
âhiKası