Kastamonu Lahikası - page 305

Mübarek köyünden, mübarekler cemaatinden, müba-
rek İbrahim’in bereketli mektubunu okudum. Beni mem-
nun eden çok sözler var içinde. Ve bilhassa benim başı-
ma yağan yağmurdan rüyada içmesi ve biraderzadesi
osman’ın ileride
Risale-i Nur
’a talebe olması, kendini
okutması bizi mesrur eyledi. Cenab-ı Hak öyle mübarek-
leri o köyde çoğaltsın. Âmin.
ì@í
130
·
Aziz, SıddıkKardeşlerim!
Risale-i Nur
’un hakkaniyetine ve ehemmiyetine dair
bir imza-i gaybî hükmünde olan yazdığınız Mecmua-i İşa-
rata, lâhikadan intihap ettiğinizden iki misli daha ilâve
ettik. eğer siz de kendinize öyle bir mecmua yazmışsa-
nız, ilâve ettiğimiz miktarı size de göndereceğiz. Bu mec-
muanın gösterdiği kıymet
Risale-i Nur
’da bulunduğunu,
bu zamanın dehşetli fırtınaları ispat ediyor.
evet, kardeşlerim, Hazret-i İsa Aleyhisselâm, İncil-i
Şerifte demiş ki: “Ben gidiyorum, tâ size tesellici gelsin.”
Yani, Ahmed Aleyhissalâtü Vesselâm gelsin demesiyle
kur’ân’ın beşere gayet büyük bir neticesi, bir gayesi, bir
hediyesi, tesellisidir.
evet,
bu dehşetli kâinatın fırtınaları ve zeval ve tahri-
batları içinde ve bu boşluk nihayetsiz fezada her şeyle
K
astamonu
L
âhiKası
| 305 |
mesrur:
sevinçli, memnun.
misl:
kat; eş.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
nihayetsiz:
sonsuz, sınırsız.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
tahribat:
tahripler, yıkıp bozma-
lar.
talebe:
öğrenci.
teselli:
avutma, acısını dindirme.
zeval:
sona erme, yok olma, öl-
me.
aleyhissalâtü vesselâm:
‘sa-
lât ve selam onun üzerine ol-
sun’ anlamında Hz. Muham-
med’e dua.
aleyhisselam:
Allah’ın selamı
onun üzerine olsun.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
beşer:
insan, insanlık.
bilhassa:
özellikle.
biraderzade:
kardeş çocuğu,
yeğen.
cemaat:
topluluk, aralarında
çeşitli bağlar bulunan insanlar
topluluğu.
dair:
alakalı, ilgili.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
ehemmiyet:
önem, değer,
kıymet.
feza:
kâinatta, yıldızlar ara-
sındaki boşluk, uzay.
gayet:
son derece.
hakkaniyet:
hak ve adalete
uygunluk, hak ve doğruluk-
tan ayrılmama.
hükmünde:
değerinde, yerin-
de.
imza-i gaybî:
gayba ait mü-
hür, imza, tasdik.
incil-i Şerif:
şerefli İncil kitabı.
intihap:
seçme.
ispat:
doğruyu delillerle gös-
terme.
kâinat:
evren; yaratılmış olan
şeylerin tamamı, bütün âlem-
ler.
kıymet:
değer.
mecmua:
toplanıp, biriktiril-
miş, düzenlenmiş yazıların
hepsi.
mecmua-i işarat:
işaretlerin
toplamı.
1...,295,296,297,298,299,300,301,302,303,304 306,307,308,309,310,311,312,313,314,315,...478
Powered by FlippingBook