Kastamonu Lahikası - page 106

Saniyen:
sizin bu defa nurlu hediyelerinizin her harfi-
ne mukabil Cenab-ı erhamürrahimîn, defter-i a’malinize
bin hasene yazsın ve Asım’ın ruhuna bin rahmet versin,
âmin.
Salisen:
kur’ân-ı Mu’cizülbeyan’ın ve
Risale-i Nur
’un
hazinelerinin kerametli ve yaldızlı bir anahtarı olan ka-
lem-i Hüsrevî, elhak,
Mu’cizat-ı Ahmediye’
nin
(
AsM
)
gizli
güzelliğini her göze gayet parlak ve güzel gösteriyor. Ce-
nab-ı Hak bu kalemi, bu hizmette muvaffak ve daim
eylesin, âmin.
Mübarek Heyetinin büyük bir kahramanı Büyük Ali’nin
sisteminde küçük Ali’nin
Mu’cizat-ı Kur’âniyesi
,
Mu’cizat-ı Ahmediye
’nin tam mutabık bir bâkî pırlanta
tarzında mevki aldı. erhamürrâhimîn her harfine mukabil
yazana on sevap ihsan eylesin, âmin.
Mehmed tahirî, küçük lütfi’nin hayrü’l-halefi ve Ata-
bey’in kahramanı, bu havaliye nurlu ve güzel hediyeleri
çok kıymettardır. rahmanirrahîm hazine-i rahmetinden
ona ve pederine her harfine ve her kelimeye mukabil
rahmet etsin, âmin.
Aydınlı Hasan Ulvi’nin kuvvetli kalemi, inşaallah, mer-
hum Asım’ın noksan bıraktığı vazife-i nuriyeyi tekmil
edecek ve o güzel kalemle Asım’ın ve lütfi’nin ruhlarını
şad edecek. onun küçük hediyesi, ilerideki kıymettar
hizmetlerini ihsas ederek büyük bir mevki aldı. Allah on-
dan razı olsun, âmin.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun, ka-
bul eyle!” anlamında duanın so-
nunda söylenir.
bâkî:
ebedî, daimî, sürekli ve ka-
lıcı olan.
Cenab-ı Erhamürrâhimîn:
inayet
ve rahmet, yardım ve lütuf sahip-
lerinin en merhametlisi olan, şe-
ref ve azamet sahibi olan yüce
Allah.
daim:
devam eden, devamlı, sü-
rekli.
defter-i a’mal:
insanların işlediği
ve yaptığı şeylerin kaydedildiği
defter; amellerin defteri.
elhak:
hakkın tâ kendisi, tam
doğrusu; doğrusu ya.
Erhamürrâhimîn:
merhamet
edenlerin en merhametlisi olan
Allah.
gayet:
son derece.
hasene:
hayırlı amel, Allah rızası-
na uygun iş.
havali:
bölge, etraf, çevre, civar.
hayrü’l-halef:
halefin hayırlısı, bir
kimsenin yerini alan ve ona layık
hareket eden kimse.
hazine:
zengin ve değerli kaynak.
hazine-i rahmet:
rahmet hazine-
si.
heyet:
bir topluluğu meydana
getiren kişilerin bütünü, komite.
huruf:
harfler.
ihsan:
bağışlama, ikram etme, lü-
tuf.
ihsas:
hissetirme, sezdirme.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’ ma-
nasında kullanılan bir dua.
kalem-i hüsrevî:
.
keramet:
ermişçesine yapılan iş,
hareket veya söylenen söz, fikir.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
Kur’ân-ı mucizül Beyan:
açıkla-
malarıyla akılları benzerlerini
yapmaktan aciz bırakan Kur’an.
merhum:
rahmete kavuş-
muş, ölmüş, ölü.
mevki:
yer, makam.
mu’cizat-ı ahmediye:
Pey-
gamber Efendimizin (asm)
gösterdiği mu’cizeler.
mu’cizat-ı Kur’âniye:
Kur’ân
mu’cizelerinin anlatıldığı Yir-
mi Beşinci Söz risalesi.
mukabil:
karşılık.
mutabık:
birbirine uyan, uy-
gun.
muvaffak:
başarmış, başarılı.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
nurlu:
ışıklı, parıltılı.
peder:
baba.
pırlanta:
foyasız, yuvarlakça,
parlak, kıymetli elmas.
Rahmanürrahim:
çok şefkat-
li, çok merhametli olan Allah.
rahmet:
Allah’ın kullarını esir-
gemesi, onlara maddî ve ma-
nevî nimetler vermesi.
razı:
rıza gösteren, hoşnut
olan.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
ruh:
dirilik kaynağı, hayatın
temeli ve sebebi olan manevî
varlık.
salisen:
üçüncü olarak.
saniyen:
ikinci olarak.
şâd:
sevinçli, neşeli, memnun,
mutlu, bahtiyar.
tekmil:
tamamlama, kemâle
erdirme.
vazife-i nuriye:
Risale-i Nur
vazifesi, hizmeti.
yaldız:
süs.
| 106 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,96,97,98,99,100,101,102,103,104,105 107,108,109,110,111,112,113,114,115,116,...478
Powered by FlippingBook