— a —
aBDUllaH BİN SElaM (?-664):
Peygamber Efendimiz (
ASM
) tarafından Cennetle müjdelenen, Yahudi
âlimleri arasında İslâmiyeti kabul eden ilklerden, diğer semavî kitapları dikkatle inceleyen ve en
önemlisi de, Resulullahı ilk gördüğünde, “Şu simada yalan yok; şu yüzde hile olamaz” (Mektubat, s. 92)
diyerek imana gelen büyük Sahabedir. “Abadile-i Seb’a” şeklinde vasıflandırılıp meşhur olan yedi
Abdullah’tan biridir. Muaviye’nin halife olduğu dönemde, 664 tarihinde Medine’de vefat etti.
aBDülKaDİr GEYlÂNî:
Kadiriye tarikatının kurucusu. 470’te (1077) Gilân eyalet merkezine bağlı
Neyf köyünde doğan Geylânî’nin babası, Ebu Salih Mûsa’nın dindar bir kimse olduğu bilinmekle birlikte,
devrin tanınmış sufilerinden Ebu Abdullah Savmai’nin kızı olan annesi Ümmü’l-Hayr Emetü’l-Cebbar
Fatıma’nın da kadın velilerden olduğu kabul edilir. Küçük yaşta annesini kaybeden Abdülkadir, dedesi
Savmaî’nin himayesinde büyür ve tahsiline devrin ilim ve kültür merkezi olan Bağdat’ta devam eder.
Orada, Ebu Galib bin Bakıllânî, Cafer es-Serrâc, Ebu Talib bin Yusuf gibi âlimlerden hadis; Ebu Said
Muharrimi, Ebu Hattab gibi hukukçulardan fıkıh, Zekeriya-i Tebrizî gibi dilcilerden de dil ve edebiyat
öğrenimi görür. Kısa zamanda usul ve fürû ve mezhepler konusunda geniş bilgi sahibi olur ve Ebu’l-Hayr
Muhammed bin Müslim Debbas vasıtasıyla tasavvufa intisap eder. Bağdat’a gittiği zaman mensup
olduğu Şafiî mezhebini bırakarak mizacına daha uygun gelen Hanbeli mezhebine giren Abdülkadir-i
Geylânî, hayatının sonuna kadar her iki mezhebe göre fetva vermiş, ancak yaşadığı dönemde
Hanbelilerin imamı olmuş ve bundan dolayı kendisine “Muhyiddin” (dini ihya eden) ünvanı verilmiştir.
H. 561 (1166) tarihinde Bağdat’ta vefat etti
aBDülKaHİr-İ cürcaNî (Ö. 471/1078-79):
Arap dil bilgini ve edebiyat nazariyatçısı. Ortaçağın
önemli kültür merkezlerinden biri olan Cürcan’da doğan Cürcanî, Arap dil bilgisini, meşhur âlim Ebu Ali
Farisi’nin yeğeni ve talebesi Ebü’l-Hüseyin Muhammed bin Hasanü’l-Farisi’den okudu. Dilin bütün
inceliklerine vakıf olan Cürcanî, dili özellikle nahvî bir “Arap mantığı” niteliğinde ele alması sebebiyle
şöhret buldu. Bu özelliğiyle “İmamü’n-nühat” (büyük dil bilgini) diye tanınır ve “Belâgat Şeyhi” ünvanıyla
anılır. Cürcanî’nin belâgat konusundaki görüşleri, Kur’ân’ın i’cazı etrafında geliştirilen tartışmalara
dayanır. O, kelâm ilminin önemli konularından biri olan nübüvvet bahsini doğrudan ilgilendiren i’caz
meselesi ile nazım görüşünü dil açısından ele alıp incelemiştir. Eserleri: Esrarü’l-Belâgat;Delâilü’l-İ’caz;
Risaletü’ş-Şafiye;Avamilü’l-Mi’e;Kitabül-MüktesidfiŞerhi’l-İzah;Tetimmefi’n-Nahv;Kitab-ıTasrif.
aBDülMEcİD NUrSî (üNlüKUl):
Bediüzzaman’ın kardeşi, İşaratü’l-İ’caz ve Mesnevî-iNuriye’yi
Arapçadan Türkçeye çeviren mütercimdir. Abdülmecid, 1884 yılında Bitlis’in Hizan kazasının İsparit
nahiyesine bağlı Nurs köyünde doğdu. İlk eğitimini burada aldı. Nurs köyünden sonra Arvas’ta eğitimine
devam etti. Buradan ayrıldıktan sonra (1900) Van’a gitti. Van’da kaldığı on dört yıl, eğitim sürecinde
ayrı bir öneme sahiptir. Buradaki Horhor Medresesinde ağabeyinin nezaretinde iki yüzü aşkın talebe
ile birlikte eğitimine devam etti. Özellikle Arap dili ve edebiyatı dalında çok büyük bir aşama katetti.
Nitekim bu sebepten dolayıdır ki, Bediüzzaman İşaratü’l-İ’caz ve Mesnevi-i Nuriye eserlerinin Arapçadan
tercüme edilmesi işini ona vermiştir. Abdülmecid’i en çok sarsan olayların başında kuşkusuz,
Bediüzzaman’ın ebedî istirahatgâhında bile rahat bırakılmaması gelir. Vefatından birkaç ay geçtikten
sonra, kendisine zorla imzalattırılan bir yazıya dayanılarak Bediüzzaman’ın kabri açıldı ve naaşı bir gece
Urfa’daki mezarından alındı. Abdülmecid’in, gözleri bağlı bir şekilde içinde bulunduğu bir uçakla taşınan
naaş, bilinmeyen bir yere götürülerek defnedildi. Bediüzzaman’ı hayatta iken rahat bırakmayanlar,
vefatından sonra da rahat bırakmamışlardı. Bediüzzaman son buluşmalarında kardeşine, kendisinden
yedi yıl sonra öleceğini söylemişti. Abdülmecid, Bediüzzaman’ın her söylediğinin gerçekleştiğini
müşahade edenlerden biri idi ve buna bütün kalbi ile inanıyordu. Nitekim de öyle oldu. 11 Haziran
1967 Cuma günü vefat etti. Kaderin garip bir cilvesidir ki, oğlu Fuat da 23 yıl evvel 9 Haziran 1944 Cuma
günü vefat etmişti.
ÂDEM (
AS
):
Cenab-ı Allah’ın yarattığı ilk insan ve insanlığın atasıdır. Allah, Hz. Adem (
AS
) ve eşi Hz.
Havva’yı ilk önce Cennete koymuştur. Fakat, daha sonra onun ve neslinin fıtratlarına yerleştirilmiş olan
İşaratü’l-İ’caz | 461 |
ş
ahıS
B
ilgileri
İşaratü’l-İ’caz şaHıS BİlGİlErİ