İşaratü'l İ'caz - page 25

veinsanlara,
hembirkitab-ışeriat,
hembirkitab-ıdua,
hembirkitab-ıhikmet,
hembirkitab-ıubudiyet,
hembirkitab-ıemirvedavet,
hembirkitab-ızikir,
hembirkitab-ıfikir,
heminsanınbütünhacat-ımaneviyesinemerci
olacakçokkitaplarıtazammunedentek,cami
Bİr
kİtAB-I MUkAddes,
hembütünevliyavesıddıkîninveurefavemuhakki-
kîninmuhtelifmeşreplerineveayrıayrımeslekleri-
ne,herbirindekimeşrebinmezakınalâyıkveomeş-
rebitenviredecekveherbirmesleğinmesakınamu-
vafıkveonutasviredecekbirerrisaleibrazedenmu-
kaddesbirkütüphanehükmünde
Bİr kİtAB-I se-
MAVÎdİr.
kur’ân, Arş-ı Azamdan, İsm-i Azamdan, her ismin
mertebe-i azamından geldiği için, on İkinci sözde beyan
ve ispat edildiği gibi;
kUr’Ân,
BütünâlemlerinrabbiitibarıylaAllah’ınkelâmıdır.
HembütünmevcudatınİlâhıünvanıylaAllah’ınfer-
manıdır.
HembütünsemavatvearzınHâlıkınamınabirhi-
taptır.
Hemrububiyet-imutlakacihetindebirmükâlemedir.
İşaratü’l-İ’caz | 25 |
m
ukaddeme
rat, Zebur ve İncil.
kitab-ı semavî:
Semavî, İlâhî ki-
tap, Cenab-ı Hakkın gönderdiği İlâ-
hî kitaplar.
kitab-ı şeriat:
din kitabı; dinî ku-
rallar kitabı.
kitab-ı ubudiyet:
kulluk kitabı, Al-
lah’a nasıl ibadet edileceğini bildi-
ren kitap.
kitab-ı zikir:
zikir kitabı; yaratıcı-
mızı nasıl anmamız gerektiğini
gösteren kitap.
lâyık:
yakışan, yaraşır, yakışır.
merci:
merkez, kaynak.
mertebe-i azam:
en yüksek mer-
tebe, yüce makam.
mesak:
sevk edilecek yer, sürüle-
cek yer.
meslek:
gidilen yol; takip edilen
yol.
meşrep:
gidiş, hareket tarzı, tavır,
tutum.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her şey, mahlûklar.
mezak:
zevk, lezzet.
muhakkikîn:
muhakkikler, haki-
kati bulup meydana çıkaranlar,
hakikati araştıranlar.
muhtelif:
türlü türlü, çeşitli.
mukaddes:
takdis edilmiş, kutsal,
aziz, temiz.
muvafık:
yerinde, uygun, uyar,
münasip.
mükâleme:
konuşma, söz söyle-
me.
nam:
ad, isim.
risale:
kitap, kitapçık.
rububiyet-i mutlaka:
mutlaka
terbiye edicilik; Cenab-ı Hakkın
her şeyi kuşatan ve emri altında
tutan kayıtsız, şartsız terbiye edi-
ciliği.
semavat:
semalar, gökler.
sıddıkîn:
sıddıklar, doğru sözlü
olanlar, samimiyetle iman etmiş
olan ve bunun gereğine tam ola-
rak uyanlar.
tasvir:
şekillendirme, tanımlama,
tarif etme.
tazammun:
ihtiva etme, içine al-
ma, içinde bulundurma.
tenvir:
nurlandırma, aydınlatma,
ışıklandırma.
urefa:
arifler, irfan sahibi kimseler.
ünvan:
ad, isim, lâkap.
âlem:
bütün yaratılmışlar.
arş-ı azam:
en büyük arş, Al-
lah’ın katı, Cenab-ı Hakkın
kudret ve saltanatının en bü-
yük dairesi.
arz:
yer, dünya.
beyan:
anlatma, açıklama.
cami:
cem eden, toplayan, içi-
ne alan.
evliya:
velîler, Allah dostları.
ferman:
emir, buyruk.
hacat-ı manevîye:
manevî ih-
tiyaçlar.
Hâlık:
yoktan yaratan, her şe-
yi yoktan var eden, yaratıcı;
Allah.
hitap:
söylemde bulunmak,
konuşmak.
hükmünde:
değerinde, yerin-
de.
ibraz:
meydana çıkarma, orta-
ya koyma, gösterme.
İlâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-ı
Hakka dair.
İsm-i azam:
Cenab-ı Hakkın
bin bir isminden en büyük ve
manaca diğer isimleri kuşat-
mış olanı.
ispat:
kanıtlama, doğrulama.
kelâm:
söz, lâfız.
kitab-ı dua:
dua kitabı; yara-
tıcıdan istemeyi öğreten kitap.
kitab-ı emir:
emir kitabı; ya-
ratıcının bizlerden yapılmasını
istediği şeyleri bildiren kitap.
kitab-ı fikir:
fikir kitabı; varlık-
lar ile yaratıcıyı anlama, gör-
me, düşünmeyi öğreten kitap;
insanı düşünce ve tefekküre
yönelten kitap.
kitab-ı hikmet:
hikmet kitabı,
varlıkların yaratılış sebeplerini
açıklayan kitap.
kitab-ı mukaddes:
mukaddes
kitap, kutsal olan kitap, Tev-
1...,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24 26,27,28,29,30,31,32,33,34,35,...576
Powered by FlippingBook