İşaratü'l İ'caz - page 19

suallerine ve ihtiyaçlarına cevap veriyor. elbette manala-
rı küllî ve umumîdir. Beşer kelâmı gibi mahsus bir zama-
na, muayyen bir taifeye ve cüz’î bir manaya inhisar et-
miyor. Bütün cin ve insin binler muhtelif tabakada olan
efkâr ve ukul ve kulûp ve ervahının her birisine lâyık gı-
daları veriyor, dağıtıyor.
İkincisi:
kelâm-ı ezelîden gelen ve bütün asırları ve
bütün tavaif-i nev-i beşeri muhatap ittihaz eden kur’ân-ı
Hakîm’in gayet küllî manalarının cevherlerinin sadefi
hükmünde olan lâfz-ı kur’ânî, elbette küllîdir. Yalnız
kıraatinde, her bir harfinin on, yüz, bin ve binler ve ey-
yam-ı mübarekede otuz bine kadar sevab-ı uhrevî ve
meyve-i cennet veren huruf-i kur’âniyenin her birinde
mevcudiyeti kat’î olan i’cazın bir kısmını bu tefsirde gör-
dük.
Üçüncüsü:
Bir şeyin hüsün ve cemali, o şeyin mecmu-
unda görünür. Cüzlere ayrıldığı vakit, mecmuunda görü-
nen hüsün ve cemal, parçalarında görünmez. o şeyin
umumunda tezahür eden nakış ve güzellik, her bir kıs-
mında aranmaz. görünmediği vakit, görünmemesi onun
sebeb-i kusuru tevehhüm edilmez. Böyle olmasına rağ-
men, kur’ân-ı Hakîm’in sure ve ayetlerinde görünen
mu’cize-i nazım, hey’at ve keyfiyat itibarıyla tahlil edildi-
ği vakit, başka bir tarzda yine kendini ehl-i tetkike göste-
riyor. İşte bu
İşaratü’l-İ’caz
Arabî tefsiri, i’caz-ı kur’ân’ın
yedi menbaından bir menbaı olan nazmındaki cezaleti,
en ince esrarına kadar beyan ve izhar ediyor. kur’ân-ı
Hakîm’in on, yüz, bin ve binler ve eyyam-ı mübarekede
İşaratü’l-İ’caz | 19 |
m
ukaddeme
ayetleri.
keyfiyat:
nitelikler, özellikler.
kıraat:
okuma, devamlı ve düz-
gün okuma.
kulûp:
kalbler, gönüller.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve sure-
sinde sayısız hikmet ve faydalar
bulunan Kur’ân.
küllî:
umumî, genel.
lâfz-ı Kur’ân:
Kur’ân lâfzı, Kur’ân
kelimesi, Kur’ân sözü.
lâyık:
yakışan, yaraşır, yakışır.
mana:
anlam.
mecmu:
toplam, tüm.
menba:
kaynak.
mevcudiyet:
mevcut olma, varlık.
meyve-i cennet:
cennet meyve-
si.
mu’cize-i nazım:
Kur’ân ayetleri-
nin lâfız ve manalarındaki uygun-
luk ve hakikati bakımından sıra ve
tertibindeki mu’cizelik.
muayyen:
belirli.
muhatap:
kendisine hitap olunan,
söz söylenilen kimse.
muhtelif:
türlü türlü, çeşitli.
nakış:
işleme, süsleme.
nazım:
sıra, tertip, düzen.
sadef:
sedef, inci kabuğu.
sebeb-i kusur:
eksiklik nedeni.
sevab-ı uhrevî:
ahirete ait sevap,
ahirete yönelik hayırlı harekette
bulunma, karşılığı ahirette verile-
cek hayırlı iş işleme.
sual:
soru.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldığı
114 bölümden her biri.
tabaka:
derece, kat.
tahlil:
unsurlarına ayırma, çözüm-
leme, analiz.
taife:
takım, güruh.
tavaif-i nev-i beşer:
insanlığın ka-
vimleri, milletleri.
tefsir:
yorum, şerh.
tevehhüm:
vehmine kapılmak,
öyle zannetmek.
tezahür:
görünme, belirme, orta-
ya çıkma.
ukul:
akıllar, zihinler, uslar.
umum:
bütün, hepsi.
umumî:
genel.
arabî:
Arabca.
ayet:
Kur’ân cümlesi.
beşer:
insan, insanlık.
beyan:
anlatma, açıklama.
cemal:
yüz güzelliği.
cevher:
değer, kıymet.
cezalet:
ahenkli, akıcı ve gü-
zel ifade.
cin:
gözle görünmez, lâtif ci-
simlerden ibaret bir yaratık.
cüz:
kısım, parça.
cüz’î:
küçük, az.
efkâr:
düşünceler, fikirler, gö-
rüşler.
ehl-i tetkik:
dikkatle araştı-
ranlar, titizlikle inceleyenler.
ervah:
ruhlar, canlar, hayatın
cevherleri.
esrar:
sırlar, gizli hakikatler.
eyyam-ı mübareke:
mübarek
günler.
gayet:
son derece.
hey’at:
şekiller, biçimler, yapı-
lar.
huruf-i Kur’âniye:
Kur’ân’ın
harfleri.
hükmünde:
değerinde, yerin-
de.
hüsün:
güzellik.
i’caz:
mu’cizelik, insanların
benzerini yapmaktan âciz kal-
dıkları şeyi yapmak.
i’caz-ı Kur’ân:
Kur’ân’ın mu’ci-
zeliği.
inhisar:
yalnız bir şeye ait kıl-
ma, tekelleşme.
ins:
insan, beşer, âdemoğlu.
ittihaz:
edinme, kabul etme.
izhar:
gösterme, açığa vurma.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tered-
düde mahal bırakmayan.
kelâm:
söz, konuşma.
kelâm-ı ezelî:
ezelî söz, varlı-
ğına başlangıç olmayan Al-
lah’ın sözü; Kur’ân-ı Kerîm
1...,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18 20,21,22,23,24,25,26,27,28,29,...576
Powered by FlippingBook