Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 744

Şimdi ne kadar kalb ikaz edilirse, vicdan tahrik edilse, ru-
ha ihsas verilse, lezzet ziyade olur. Hem de döner ate-
şi nur, şitası yaz.
Vicdanda firdevslerin kapıları açılır; dünya olur bir cennet.
İçinde ruhlarımız, eder pervazüperdaz, olur şehbazü-
şehnaz, yelpez namazüniyaz.
ey aziz yoldaşım! Şimdi allahaısmarladık. gel, beraber bir
dua ederiz, sonra da buluşmak üzere ayrılırız.
(1)
n
Ú/
e'
G ,n
º«/
?n
à°r
ùo
Ÿr
G n
•Gn
öu
üdG Én
fp
ór
gG s
ºo
¡
s
?dn
G
• • •
Kıssa-i Musa’nın Tekrarından Çıkan Lemaat-ı İ’caz
(2)
p
?p
ón
«p
H o
¿'
G r
ôo
?r
dG Én
gn
òn
Nn
G Én
°ün
©r
dG p
?j/
QÉn
Øn
J r
øp
ei '
ór
Ln
G À '
Sƒ o
e n
á°s
üp
b s
¿p
G
(3)
p
AG n
ôr
f s
õdG p
¬p
àn
Zn
Ón
Ñp
d n
øj/
óp
LÉ n
°S p
¿É n
« n
Ñr
dG o
In
ôn
ën
°S r
ä s
ôn
în
a n
AÉn
°†r
«n
Ñr
dG
Şu kıssa, kur’ân’da tekraren zikrolunur. zira azîm bir
kıymeti var, hakikati büyüktür, çok esrara maliktir. te-
sis-i İslâmiyet, hem tebliğ-i risalet;
tahammül-i meşakkat, hem de telkin-i ümmet; telâkki-i
millette, bir üsve-i hasene, hem bir misal-i ensep; o,
kıssa-i Mûsa’dır. esasat-ı risalet,
desatir-i mühimme, o kıssa zımnındadır. Vücuhunda te-
nevvü, cihâtı da kesîre; ikinci derecede, tebeiye bir ci-
het,
Hayatın maziye, müstakbele uzanmış derin, hem pek de
geniş, içtimaî hayatın, desatiri camidir. ziya, gıda gibi-
dir ihtiyac-ı hakikat.
azîm:
büyük.
aziz:
saygın, muhterem.
cami:
toplanmış.
cennet:
sonsuz mutluluk yurdu,
en büyük mükâfat.
cihât:
cihetler, taraflar, yönler.
cihet:
yön, sebep.
desatir:
prensipler.
desatir-i mühimme:
önemli düs-
turlar, prensipler.
dua:
Allah’tan isteme, dileme; Al-
lah’a yalvarma.
esasat-ı risalet:
peygamberliğin
özü, temelleri.
esrar:
sırlar, gizemler.
firdevs:
cennetin en güzel bahçe-
si.
hakikat:
gerçek.
içtimaî:
toplumu ilgilendiren.
ihsas:
hissettirme.
ihtiyac-ı hakikat:
hakikat ihtiyacı;
gerçek ihtiyaç.
ikaz:
uyarma.
kalb:
insanın manevî yapısındaki
his ve duyguların merkezi, gönül,
dil; ruh, Allah’ın tecelli ettiği yer.
kesîr:
çok.
kıssa:
hikâye.
kıssa-i mûsa:
Hz. Mûsa’nın (
AS
) kıs-
sası.
kıymet:
değer.
lemaat-ı i’caz:
mu’cizelik parıltıla-
rı.
lezzet:
tatlılık; haz, tat, zevk, keyif.
malik:
sahip.
mazi:
geçmiş zaman.
misal-i ensep:
pek münâsip, çok
yerinde örnek.
müstakbel:
gelecek.
namazüniyaz:
namaz ibadeti ve
Allah’a dua etme, yalvarma.
nur:
ışık, aydınlık. (kalb nuru).
pervazüperdaz:
kanat açmak ve
uçmak.
ruh:
can, hayat ve duygulardan
oluşan canlının manevî yönü.
şehbazüşehnaz:
yiğitlik ve güzel-
lik.
şita:
kış.
tahammül-i meşakkat:
Zora da-
yanma, kötü, güç durumlara karşı
koyabilme.
tahrik:
harekete geçirme.
tebeiye:
hakikî maksat olmayıp
dolayısıyla olan.
tebliğ-i risalet:
peygamberliğin
tebliği, ilânı, mesajı.
tekraren:
tekrarla.
telâkki-i millet:
millet anlayı-
şı, millet kavramı.
telkin-i ümmet:
ümmet fikri-
nin öğütlenmesi, zihinlerde
yer ettirilmesi.
tenevvü:
çeşitlilik.
tesis-i islâmiyet:
İslâmiyetin
doğuşu, kuruluşu ve yayılışı,
kökleşmesi.
üsve-i hasene:
güzel bir ör-
nek, model.
vücuh:
tarzlar; sebepler; im-
kânlar;
münasebetler;
Kur’ân’ın okunuşundaki fark-
lar.
yelpez:
yelpaze, uçmak için
hava akımı oluşturma.
yoldaş:
yol arkadaşı.
zımnında:
içinde.
zikrolunma:
bahsedilme, an-
latılma.
zira:
çünkü.
ziya:
aydınlık, ışık.
ziyade:
çok fazla.
ç
ekirdekler
ç
içekleri
| 744 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1.
Allah’ım, “Bizi doğru yola ilet (Fatiha Suresi: 6.)” Âmin.
2.
Bu mebhas R/H 1337/1339 tarihli ilk baskı Lemaat’tan alınmıştır.
3.
Kıssa-i Mûsa tefâriku’l-asâdan daha faydalıdır. Bundandır ki, Kur’ân-ı Mu’cizülbeyan, mu’ci-
zeli yed-i beyzasına o kıssayı aldı. Beyan ilminin sihrine sahip olanlar, onun parlak belâgatine
karşı hayretler içinde secdeye kapandılar
1...,734,735,736,737,738,739,740,741,742,743 745,746,747,748,749,750,751,752,753,754,...790
Powered by FlippingBook