Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 530

ikincisi:
Ahlâk-ı âliyenin, hakikatin zeminiyle olan ra-
bıta-i ittisali ciddiyettir. Ve deveran-ı dem gibi hayatları-
nı idame eden ve imtizaçlarından tevellüt eden haysiye-
te kuvvet veren ve heyet-i mecmuasına intizam veren
yalnız sıdktır. evet, şu rabıta olan sıdk ve ciddiyet kesil-
diği anda o ahlâk-ı âliye kurur ve hebaen gidiyor.
Üçüncüsü:
Umur-i mütenasibede temayül ve tecazüp;
ve eşya-i mütezadde tenafür ve tedafü kaide-i meşhuresi
maddiyatta nasıl cereyan ediyor, maneviyat ve ahlâkta
dahi cereyan eder.
dördüncüsü:
(1)
m
? o
µ
p
d ¢ n
ù r
«n
d l
ºr
µ o
M u
?o
µ r
?p
d
mecmuda bir
kuvvet ve hasiyet var ki, eczada bulunmaz.
Şimdi gelelim maksada: İşte âsâr ve siyer ve tarih-i ha-
yatı! Hatta a’dânın şahadetleriyle zat-ı peygamberde vü-
cudu muhakkak olan ahlâk-ı âliyenin kesret ve ihata ve te-
cemmu-i imtizacından tevellüt eden, izzet ve haysiyetten
neş’et eden şeref ve vakar ve kibr-i nefis ile, melekler
şeytanların ihtilât ve istiraklarından tenezzühleri gibi,
sırr-ı tezada binaen o ahlâk-ı âliye dahi hile ve kizbden
tereffu ve tenezzüh ve teberri ederler. Hem de hayat ve
mayeleri makamında olan sıdk ve hakkıyeti tazammun
ettiklerinden şule-i cevvale gibi nübüvveti lemaan ediyor.
Hazret-i Aişe demiş:
(2)
o
¿
'
G r
ô o
?r
dG o
¬o
?o
? o
N
. kur’ân demiş:
(3)
m
º«/
¶ n
Y m
?o
? o
N '
¤ n
©n
d n
?s
f p
G n
h
. düşmana da şamil bir tevatür ve
a’dâ:
düşmanlar.
ahlâk-ı âliye:
yüksek ahlâk, yüce
ahlâk, üstün ahlâk.
âsâr:
eserler.
binaen:
… den dolayı, nedeniyle.
cereyan etmek:
olmak, oluş, vuku
bulmak.
deveran-ı dem:
kan dolaşımı.
ecza:
cüzler, parçalar, kısımlar.
eşya-i mütezat:
birbirinin zıddı
olan, birbirine zıt olan, birbirine
uymayan şeyler.
hakkıyet:
hak ve adalete uygun-
luk; hakka riayet etme, doğruluk.
hasiyet:
özellik.
haysiyet:
şeref, onur, itibar.
hebaen:
boşuna olarak, boşuna
harcanarak, faydasız yere.
heyet-i mecmua:
bir şeyin bütü-
nü tamamı.
hile:
aldatmaya, desise.
idame etme:
devam ettirme.
ihata:
kuşatma, kaplama.
ihtilât:
karışma, iç içe girme.
imtizaç:
kaynaşmak, karışma.
intizam:
düzgünlük, tertipli olma.
iştirak:
hırsızlıklar, çalmalar.
izzet:
şeref, yücelik, değer.
kaide-i meşhure:
bilinen kaide.
kesret:
çokluk.
kibr-i nefis:
nefsin kibri.
kizb:
yalan; yalan söyleme.
lemaan etmek:
parlamak.
maddiyat:
gözle görülüp elle tutu-
lur cinsten şeyler.
makam:
manevî mevki.
maksat:
gaye.
maneviyat:
mana âlemine ait
olanlar, hisse ve inanca ait şeyler.
maye:
maya, temel, esas, öz.
mecmu:
toplam, tüm.
muhakkak:
şüphesiz, mutlak,
doğru, gerçek.
neş’et etmek:
meydana gelmek,
oluşmak, çıkmak.
nübüvvet:
nebîlik, peygamberlik,
Allah elçiliği.
rabıta:
bağ.
rabıta-i ittisal:
birleşme, bitişme,
temas, yakınlık bağı.
sıdk:
samimîlik, doğru sözlülük,
söz ile fiilin birbirine uyması.
sırr-ı tezat:
bir birine zıt olma sırrı,
hakikati.
siyer:
Peygamberimizin hayatını
ve vasıflarını anlatan eserlerin ge-
nel adı.
şahadet:
şahit olma, şahitlik.
şamil:
içine alan, kaplayan.
şeref:
manevî büyüklük.
şule-i cevval:
sürekli hareket ede-
rek etrafına ışık saçan parıltı.
tarih-i hayat:
biyografi, hayat tari-
hi.
tazammun etmek:
ihtiva etmek,
içine almak, içinde bulundurmak.
teberri etmek:
aklanmak, temiz
olmak, arınmak.
tecazüp:
birbirini çekme.
tecemmu-i imtizaç:
uygun
olarak birbiriyle bağdaşarak
bir araya gelme.
tedafü:
defetme,
uzaklaştırma.
temayül:
meyletme, yönel-
me.
tenafür:
nefret etme.
tenezzüh:
kusur ve noksan-
dan temizlenme.
tereffu:
yükselme.
tevatür:
içinde yalan ihtimali
bulunmayan ve birbirlerine
kuvvet veren haberlerden olu-
şan büyük bir topluluğa ait ha-
ber.
tevellüt:
doğma, doğum.
umur-i mütenasibe:
araların-
da uygunluk ve münasebet
bulunan şeyler.
vakar:
haysiyet, şeref, onur.
vücut:
var olma, varlık.
zat-ı Peygamber:
Hz. Muham-
med’in (
ASM
) kişiliği.
zemin:
yer.
Ş
uaaT
-
ı
m
arifeTü
n
-n
eBî
| 530 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1.
Bütün için geçerli olan hüküm, onun parçaları için geçerli olmaz.
2.
Onun ahlâkı Kur’an’dı. (Müslim, Fezail: 43; Salatü’l-Müsafirîn: 139; EbuDavud, Tetavvu: 26;
Müsned, 6:54, 91, 163, 188, 216.)
3.
Ve hiç şüphesiz sen pek büyük bir ahlâk üzerindesin. (Kalem Suresi: 4.)
1...,520,521,522,523,524,525,526,527,528,529 531,532,533,534,535,536,537,538,539,540,...790
Powered by FlippingBook