Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 29

5
19 Aralık 1908-26 Aralık 1908
Mebusana Hitap
6 Kânunievvel 1324-13 Kânunievvel 1324,
Kürd Teavün ve Terakki gazetesi, Sayı: 3-4.
(1)
m
º«/
¶n
Y m
? r
ƒn
«p
d n
¿ƒo
Kƒ o
© r
Ñ n
ªn
d r
ºo
µs
`fp
G n
¿ƒo
Kƒo
© r
Ñn
Ÿr
G Én
¡ t
`jn
G =É n
j
ey mebusan-ı Ahali!
H
ukukuLLAH
tabir olunan menafi-i umumiyeyi
bostan-ı medeniyette Mebus-i İlâhînin aynül-
hayat şeriatıyla iska ediniz; tâ ki medeniyetimiz bu hayat
ile gençliğini ebedîleştirsin ve adalet-i İlâhiye de hakkıyla
tezahür etsin. zira, adalet-i İlâhiye arş-ı şeriatta tecelli
ediyor. oradan nazil olan ahkâmı düsturu’l-amel yapı-
nız; tâ ki hukukullahta izinsiz tasarruf lâzım gelmesin.
sahib-i hakkın izni olmasa tasarruf caiz olmaz. İnsanlar
hür oldular, lâkin yine ibadullahtırlar.
İstibdat denilen dev-i derendenin pençe-i gaddarında
hanım-ı hatime-i edyan sükût ile ibka edilmişti. Şimdi el-
bette, taht-ı medeniyette oturan ve efkâr-ı umumî deni-
len süleyman-ı meşrutiyetin engüşt-i mübareğine, her
hasiyet-i teshire malik nigîn-i Şeriat-ı garra lâyık görüle-
cek. evet bunu lâyık görünüz, fiilen de tebrik ve inkıyat
ediniz. Bırakmayınız, meşrutiyetin yed-i âdilânesine yakı-
şan o seyfullah-ı beyzaya istibdadın pis pençesi ilişsin ve
ağrazına vesile ederek o mübareği lekedar etmesin.
Milyonlarca dâhîlerin nusus-i kàtıadan istihracıyla Şe-
cere-i tuba gibi teşaub etmiş ve siyaseten ve maslahaten
hukukullah:
tohlumun geneli ile
ilgili olan, yalnız bir şahsa ait olma-
yan hükümler, kurallar.
ibadullah:
Allah’ın kulları, Allah’a
ibadet ve kulluk edenler.
ibka:
sürekli, devamlı kılma.
inkıyat:
boyun eğme, bağlanma,
teslim olma.
iska:
su verme, sulama, suvarma.
istibdat:
baskı, baskıcı yönetim,
kendi başına ve hiç bir nizama ve
kanuna bağlı olmadan yönetme,
keyfî idare sistemi.
istihraç:
bir şeyden bir şey çıkar-
ma, sonuç çıkarma, mana çıkar-
ma.
kânunievvel:
Aralık ayı.
lekedar:
lekeli, lekelenmiş.
malik:
sahip.
maslahaten:
fayda bakımından.
mebusan:
mebuslar, milletvekille-
ri.
mebusan-ı ahali:
milletvekilleri,
halkın vekilleri.
mebus-i ilâhî:
Allah tarafından gö-
revlendirilen vekil, Peygamber
Efendimiz (
ASM
).
menafi-i umumiye:
umumî fay-
dalar, kamu yararı.
meşrutiyet:
bir hükümdarın baş-
kanlığı altındaki millet meclisi ile
idare edilen devlet sistemi.
nazil:
nüzul olan, inen.
nigîn-i Şeriat-ı Garra:
parlak şeriat
yüzüğü.
nusus-i kàtıa:
keskin naslar.
pençe-i gaddar:
gaddar, zalim
pençe.
sahib-i hak:
hak sahibi.
seyfullah-ı beyza:
Allah’ın beyaz
kılıcı.
siyaseten:
siyaset bakımından, si-
yasî yönden.
sükût:
düşme, düşüş; suskunluk.
süleyman-ı meşrutiyet:
dindar
cumhuriyet ve demokrasi mana-
sındaki Süleyman’a benzetilen
meşrutiyet sultanı.
Şecere-i Tuba:
cennetteki Tuba
ağacı.
şeriat:
Allah tarafından peygam-
ber vasıtasıyla bildirilen, İlâhî emir
ve yasaklara dayanan hükümlerin
hepsi.
tabir:
ifade; deyim.
taht-ı medeniyet:
medeniyet
tahtı, kürsüsü.
tasarruf:
idare etme, istediği gibi
kullanma.
teavün:
yardımlaşma.
tecelli:
belirme, bilinme, görünme.
terakki:
yükselme, ilerleme.
teşaub:
şubelenme, dal budak
peyda etme.
tezahür:
görünme, belirme, orta-
ya çıkma.
yed-i âdilâne:
adaletli el.
1.
Ey mebuslar! Şüphesiz, sizler büyük bir gün için diriltileceksiniz.
adalet-i ilâhiye:
Allah’ın ada-
leti, İlâhî adalet.
ağraz:
gizli kinler, kasıtlar.
ahkâm:
hükümler.
arş-ı şeriat:
şeriat arşı.
aynülhayat:
hayat kaynağı.
bostan-ı medeniyet:
medeni-
yet bahçesi.
caiz:
yapılması veya yapılma-
masında sakınca olmayan, uy-
gun.
dev-i derende:
yırtıcı dev.
düsturu’l-amel:
çalışma kura-
lı.
ebedî:
sonu olmayan, daimî,
sürekli.
efkâr-ı umumî:
umumun dü-
şüncesi, kamuoyu.
engüşt-i mübarek:
mübarek
parmak.
fiilen:
fiille, davranış ve hare-
ketle.
hanım-ı hatime-i edyan:
son
din hanımı.
hasiyet-i teshir:
boyun eğdir-
me özelliği.
hukukullah:
Allah’ın hukuku.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 29 |
m
akalâT
1...,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28 30,31,32,33,34,35,36,37,38,39,...790
Powered by FlippingBook