Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 25

ikincisi
: Cehil ki, birinci düşmanımızın istilâsına büyük
bir yardımcıdır. zebun-i fakr olan o kırk bin hamalın için-
de binde biri bir gazeteyi okuyamıyor ki, bir tarik-ı necat
bulsun.
üçüncüsü
: İhtilâf ve muadat-ı cahilânemizdir ki, biz
birbirimizle boğuştukça bir terbiyeye bihakkın kesb-i is-
tihkak ediyorduk. Hükûmet dahi terbiye-i vifakiye yerine
tezyid-i nifaka çalışıyor, hakkımızda her nevi zulüm ve iti-
saf icrasına bizi lâyık görerek insafsızlık ediyordu.
Şimdi bilmeli ve anlamalıyız ki, şu üç düşmanımızı
kahretmek ve o üç cevherimizi onların ellerinden kurtar-
mak için de elmastan masnu üç seyf-i sâtı-ı celâdet bize
lâzımdır:
Birinci kılıcımız maarif, ikinci ittifak ve muhabbet-i
millî, üçüncü de teşebbüs-i şahsî ve sa’y-i nefsîdir. Her-
kes nefsine itimat etmelidir ki, haricin muavenet imtina-
nından, tezellülden, iftikardan istiğna hâsıl etsin, mezel-
let yükleri altında eğilmekten, her dest-i kahr-ı itisafa bo-
yun eğmekten azade kalsın.
son vasiyetim şudur: okumak, yine okumak, yine
okumak! sonra, birbirinizin elini sıkı tutmak, ittihat et-
mek, ittifak âleminde yaşamak!
Bediüzzaman Said Nursî
qr
muadat-ı cahilâne:
bilgisizce kar-
şılıklı düşmanlık.
muavenet:
yardım, yardımlaşma.
muhabbet-i millî:
millet sevgisi,
kendi milletine duyulan sevgi.
nevi:
çeşit, tür.
sa’y-i nefsî:
kişisel çaba ve gayret.
seyf-i sâtı-ı celâdet:
parlak yiğitlik
kılıcı.
tarik-ı necat:
kurtuluş yolu.
terbiye-i vifakiye:
uzlaştırıcı terbi-
ye ve eğitim.
teşebbüs-i şahsî:
girişimcilik, şahsî
girişim.
tezellül:
zillet, boyun eğme.
tezyid-i nifak:
nifak ve parçala-
mayı artırma.
zebun-i fakr:
fakirlik, yoksulluk
düşkünü.
zulüm:
haksızlık, eziyet, işkence.
âlem:
dünya.
azade:
bağlardan kurtulmuş,
hür.
bihakkın:
tamamıyla, hakkıy-
la.
cevher:
değerli taş.
dest-i kahr-ı itisaf:
haksızlığın
kahredici eli.
hariç:
dışarı.
hâsıl:
ortaya çıkan, beliren.
icra:
yürütme, bir işi yerine ge-
tirme.
iftikar:
muhtaç olma.
ihtilâf:
ayrılık, bir konuda fark-
lı görüş ve düşünüş, fikir ayrılı-
ğı.
imtinan:
minnet, başa kakma,
birisine yaptığı iyiliği başına
kakma.
istiğna:
ihtiyaçsızlık, gerek
duymazlık.
istilâ:
ele geçirme, kaplama,
yayılma.
itimat:
dayanma, güvenme.
itisaf:
haksızlık.
ittifak:
ortak bir gayede anlaş-
ma, birleşme.
ittihat:
birleşme, fikir birliği et-
me.
kesb-i istihkak:
hak etme,
hak kazanma.
maarif:
eğitim, öğretim siste-
mi, bilgiler, ilimler.
masnu:
yapılmış, sanatla ya-
pılmış eşya.
mezellet:
alçalma, aşağılık.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 25 |
m
akalâT
1...,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24 26,27,28,29,30,31,32,33,34,35,...790
Powered by FlippingBook