2
19 Kasım 1908
Kürdler Yine Muhtaçtır
6 Teşrinisani 1324, Şark ve Kürdistan gaze-
tesi, Sayı: 1.
M
iLLet
-
i
O
SmAniye
meyanında mühim bir unsur
teşkil eden kürdistan ahalisinin ahvali hükû-
metçe malûm ise de, hizmet-i mukaddese-i ilmiyeye da-
ir bazı metalibatı arz etmeye müsaade dilerim.
Şu cihan-ı medeniyette ve şu asr-ı terakki ve müsaba-
katta, sair ihvan gibi yekâheng-i terakki olmak için him-
met-i hükûmetle kürdistan’ın kasaba ve kurasında me-
kâtip tesis ve inşa buyurulmuş olduğu ayn-ı şükranla
meşhut ise de, bundan yalnız lisan-ı türkîye aşina etfal
istifade ediyor. lisana aşina olmayan evlâd-ı ekrad yal-
nız medaris-i ilmiyeyi maden-i kemalât bilmeleri ve me-
kâtip muallimlerinin lisan-ı mahallîye adem-i vukufları ci-
hetiyle maariften mahrum kalmaktadır. Bu ise vahşeti,
keşmekeşi, dolayısıyla garbın şematetini davet ediyor.
Hem de, ahalinin vahşet ve taklit hâl-i iptidasında kalma-
ları cihetleriyle, evham ve şükûkun tesiratına hedef olu-
yor.
eskiden beri her bir vecihle ekrad’ın mâdununda bu-
lunanlar, bugün onların hâl-i tevakkufta kalmalarından
istifade ediliyor. Bu ise ehl-i hamiyeti düşündürüyor. Ve
bu üç nokta, kürdler için müstakbelde bir darbe-i müthi-
şe hazırlıyor gibi ehl-i basireti dağdar etmiştir.
adem-i vukuf:
vâkıf olmama, bil-
meme.
ahali:
halk.
ahval:
hâller, durumlar.
arz:
sunma.
asr-ı terakki:
ilerleme asrı.
aşina:
alışık, yakın.
ayn-ı şükran:
teşekkürü gerekti-
ren.
cihan-ı medeniyet:
medeniyet
dünyası.
dağdar:
pek müteessir, çok üzgün.
dair:
alâkalı, ilgili.
darbe-i müthişe:
dehşetli, müthiş
darbe.
ehl-i basiret:
basiret, öngörü sa-
hipleri.
ehl-i hamiyet:
hamiyetli olanlar;
din, millet ve vatan gibi kutsal de-
ğerleri koruma duygusu ve gayreti
içinde olanlar.
Ekrad:
Kürdler.
etfal:
çocuklar.
evham:
vehimler, zanlar, kuruntu-
lar.
evlâd-ı Ekrad:
Kürdlerin çocukları.
garp:
batı.
hâl-i iptida:
ilkellik hâli, durumu.
hâl-i tevakkuf:
duraklama hâli.
himmet-i hükümet:
hükümetin
yardımı.
hizmet-i mukaddese-i ilmiye:
ilim adına yapılacak mukaddes
hizmet.
ihvan:
kardeşler.
inşa:
yapma, bina etme.
istifade:
faydalanma, yararlanma.
keşmekeş:
karışıklık.
kıyas-ı hâdi:
aldatıcı kıyas.
kura:
köyler.
lisan:
dil.
lisan-ı mahallî:
mahallî dil.
lisan-ı Türkî:
Türkçe.
maarif:
eğitim, öğretim sistemi,
bilgiler, ilimler.
maden-i kemalât:
mükem-
melliklerin kaynağı.
mâdun:
aşağı, alt, aşağı dere-
ce.
mahrum:
yoksun.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
medaris-i ilmiye:
ilim medre-
seleri.
mekâtip:
mektepler, okullar.
meşhut:
görülmüş, gözle gö-
rülen.
metalibat:
istekler.
meyan:
ara.
millet-i Osmaniye:
Osmanlı
milleti.
muallim:
ders veren, öğret-
men.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
müsabakat:
yarışmalar.
müstakbel:
gelecek zaman.
sair:
diğer, başka, öteki.
şark:
doğu bölgeleri, Doğu
Anadolu.
şematet:
şamata, kuru gürül-
tü.
şükûk:
şekler, şüpheler.
taklit:
başkasının fikir ve gö-
rüşlerine körü körüne uyma,
onun gibi hareket etme.
tesirat:
etkiler, tesirler.
tesis:
kurma, meydana getir-
me.
teşkil:
oluşturma, şekillendir-
me.
teşrinisani:
Kasım ayı.
unsur:
etnisite, ırk, milliyet.
vahşet:
yabanî ve vahşî olan
şey, medeniyetin zıddı.
vecih:
cihet, yön.
yekâheng-i terakki:
ilerleme-
ye ayak uydurma.
m
akalâT
| 22 |
Eski said dönEmi EsErlEri