Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 228

raksa getiren hakaikın esrarını ihtizaza veren musika-i
İlâhiye hiç durmuyor. Mütemadiyen güm güm eder.
padişahların padişahı olan sultan-ı ezelî, kur’ân de-
nilen musika-i İlâhiyesiyle umum âlemi doldurarak, kub-
be-i asumanda şiddetli ses getirmekle sadef- mağara-
kehf-misal olan ulema ve meşayih ve hutebanın dimağ,
kalb ve femlerine vurarak, aks-i sedası onların lisanların-
dan çıkıp seyrüseyelân ederek, çeşit çeşit sedalarla dün-
yayı güm güm ile ihtizaza getiren o sedanın tecessüm ve
intıbaıyla umum kütüb-i İslâmiyeyi bir tambur ve kanu-
nun bir teli ve bir şeridi hükmüne getiren ve her bir tel,
bir nev’iyle onu ilân eden o seda-i semavî ve ruhanîyi
kalbin kulağıyla işitmeyen veya dinlemeyen, acaba o se-
daya nispeten sivrisinek gibi bir emîrin demdemelerini
ve karasinekler gibi bir hükûmetin adamlarının vız vızla-
rını işitecek midir?
el hâs ı l
: İnkılâb-ı siyasî cihetiyle dininden havf eden
adamın dinde hissesi, beytülankebut gibi zayıf düşmüş
cehalettir, onu korkutur; taklittir, onu telâşa düşürttürür.
zira, itimad-ı nefsin fıkdanı ve aczin vücudu cihetiyle, sa-
adetini yalnız hükûmetin cebinden zannettiğinden, kalbi-
ni aklını da hükûmetin kesesinden tahayyül eder, korkar.
Sual:
“Bazı adam, dediğiniz gibi demiyor. Belki,
‘Mehdî gelmek lâzımdır’ der. zira, dünya şeyhuhet itiba-
rıyla müşevveşedir. İslâmiyet ağrazın teneffüsü ile müte-
zelziledir.”
acz:
güçsüzlük.
ağraz:
garazlar, kötü maksatlar.
aks-i sadâ:
ses yankılanması.
âlem:
dünya.
beytülankebut:
örümcek ağı.
cehalet:
bilgisizlik, cahillik.
cihet:
yön.
demdeme:
hiddetli söz, hoşa git-
meyen söz, avaz; sinek vızıltısı.
dimağ:
akıl, şuur.
elhâsıl:
kısacası, netice olarak,
özetle.
emîr:
bey, başkan.
esrar:
sırlar, gizli hakikatler.
fem:
ağız.
fıkdanı:
yokluk.
hakaik:
hakikatler, gerçekler, doğ-
rular.
havf etmek:
korkmak, çekinmek.
hisse:
pay, nasip.
huteba:
hatipler, hutbe okuyanlar.
hükmüne:
yerine.
ihtizaz:
deprenme, haz duyma, fe-
rahlama, şevk ile meyil ve hare-
ket, harekete geçme, titreşme, tit-
reşim.
ilân etmek:
duyurmak.
inkılâb-ı siyasî:
siyasî değişiklik.
intıba:
tab olunmak, basılma,
matbu olmak.
islâmiyet:
Müslümanlık.
itibarıyla:
bakımından.
itimad-ı nefis:
kendine güven his-
si.
kalb:
gönül, dil.
kalb:
insanın manevî bünyesinde-
ki hislerin ve duyguların merkezi;
gönül, dil.
kanun:
telli çalgılardan biri.
kehf:
Kur’ân-ı Kerîm’in 18. suresi.
Mekke’de 28, 83 ve 101. ayetleri
Medine’de inmiştir.
kubbe-i asuman:
gök kubbe, gök-
yüzü
kur’ân:
Allah tarafından vahiy yo-
luyla Hz. Muhammed’e indirilmiş,
semavî kitapların sonuncusu.
kütüb-i islâmiye:
İslâmî kitaplar.
lâzımdır:
gereklidir.
lisan:
dil.
mehdî:
Resulullahın neslinden ge-
len ahir zamanın en büyük mürşi-
di, hidayet edicisi, zamanın sahibi;
hidayete eren veya vesile olan.
meşayih:
şeyhler, pirler.
misal:
benzer, örnek.
musika-i ilâhiye:
İlâhî müzikler;
fıtrî sesler.
müşevveş:
düzensiz, karmakarı-
şık.
mütemadiyen:
sürekli olarak.
mütezelzil:
titreyen, sarsılan,
sallanan, tezelzül eden.
nevi:
çeşit, tür.
nispeten:
kıyaslayarak.
padişahı:
hükümdar, sultan.
raks:
oynama, dans etme.
saadet:
mutluluk.
sadâ-i semavî ve ruhanî :
ru-
ha hitap eden ilâhî ses.
sadâ:
ses, yankı; bir şeyi açık-
ça söylemek.
sadef- mağara- kehf-misal:
inciyi koruyan sedef benzeri,
mağara benzeri, Ashab-ı
Kehf’in saklandığı mağaraya
benzeyen.
seyrüseyelân:
akıp giden, yer
değiştiren, yolculuk hâlinde
olan.
sual:
soru.
sultan-i Ezelî:
Allah
şeyhuhet:
ihtiyarlık, yaşlılık.
şiddetli:
büyük
tahayyül etmek:
hayale getir-
mek, hayalinde canlandırmak.
taklit:
delilsiz olarak hareket
etme, şeriattaki delilini bil-
meksizin bir hükümle amel
etme.
tambur:
mızrapla çalınan telli
çalgılardan biri.
tecessüm:
cisimleşme, cisim
hâline gelme.
telâş:
endişe, kaygı.
teneffüs:
nefes alma.
ulema:
âlimler, bilginler.
umum:
bütün, genel.
vücut:
var olma, varlık.
zannetmek:
sanmak, kesin
olarak bilmeksizin kuvvetli ih-
timalle hükmetmek.
zira:
çünkü.
m
ünazaraT
| 228 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1...,218,219,220,221,222,223,224,225,226,227 229,230,231,232,233,234,235,236,237,238,...790
Powered by FlippingBook