İfade-i Meram
kader bana türkçe’yi az vermiş, hattı hiç ver-
memiş. dilim kalbimin lisanını iyi anlamıyor ki,
iyi tercümanlık etsin. Hem de derin yerden çıka-
rıyor manayı; bazı hakikat parçalanır. Sizin fe-
him ve dikkatiniz bana yardım etsin.
Münşî
Bediüzzaman
* * *
Bediüzzaman Said nursî’nin ilân-ı hürriyetin
üçüncü gününde
(1)
irticalen söylediği ve sonra
Selânik’te Hürriyet meydanında tekrar ettiği ve o
zamanın gazetelerinin neşrettikleri nutkunun su-
retidir.
(2)
* * *
Dağ Meyvesi Acı da Olsa Devadır, Amma Hazmı Sakil
(İTİZAR)
B
iRinCi teCRüBe
,
birinci inşa, birinci nutuk olduğun-
dan noksan ve iğlâkı tabiîdir. Mazur tutarsanız te-
şekkür ederim, tutmazsanız mazursunuz. zira hürriyet
var; kaplan postuna benzeyen elbisem gibi, üslûb-i beya-
nım da zamanın modasına muhaliftir. zira alaturka terzi-
lik bilmiyorum; tâ bu maaniye iyi libas keseyim ve düğ-
me yapayım. rica ediyorum, nutkumu hayalhanenize
girmekten yasak etmeyiniz. Benim gibi hem hayalden
kapı açın; tâ ki kalbe girsin. zira hamiyet ve diyanet ve
gayretinizle işleri var, müzakere edecekler, kalbin karan-
lık köşelerinden ışık yakacaklar.
* * *
Eski said dönEmi EsErlEri
| 169 |
n
uTuk
libas:
elbise.
lisan:
dil.
maani:
manalar, anlamlar.
mazur:
özürlü, özrü olan.
muhalif:
aykırı.
münşî:
yapan.
müzakere etmek:
bir iş hakkında
konuşma, karşılıklı fikir söylemek,
danışmak, görüşmek.
meşretmek:
yaymak, yayınla-
mak.
noksan:
eksiklik, kusurlu oluş.
nutuk:
bir topluluğa karşı yapılan
konuşma, hitap, söylev.
rica etmek:
dilemek, istemek.
sakil:
ağır; sıkıntılı.
suret:
kopya.
tabiî:
doğal, olağan.
tecrübe:
deneyim.
tercümanlık:
çevirmenlik.
üslûb-i beyan:
anlatma şekli, ifa-
de tarzı.
zira:
çünkü.
1.
26 Temmuz 1908.
2.
Bu paragraf, Üstadımızın tashihlerinden geçen Tarihçe-iHayat’ta yazıldığı şekli ile derç
edilmiştir.
alaturka:
Türk tarzında, Türk
usulü.
amma:
ama, lâkin, ancak.
derç etmek:
almak, dâhil et-
mek.
deva:
şifa, ilâç.
diyanet:
dindarlık.
fehim:
anlama, anlayış, kavra-
yış.
gayret:
çalışma, çabalama.
hakikat:
gerçek.
hamiyet:
din ve millet sevgisi;
gayret.
hat:
yazı.
hayalhane:
hayal evi.
hazım:
sindirim.
ifade-i meram:
maksadın ifa-
de edilmesi, ön söz.
iğlâk:
karışık, anlaşılmaz.
ilân-ı hürriyet:
hürriyetin,
meşrutiyetin ilân edilmesi.
inşâ:
kaleme alma, yazı yaz-
ma.
irticalen:
önceden hazırlan-
madan ve yazılı bir metinden
okumadan.
itizar:
özür dileme, bir sebep
göstererek affını dileme.
kader:
Cenab-ı Hakkın takdir
ve tayin etmesi.