Hem, Şafiî oldu€unuzdan ve imam arkasında kıraat-i
Fatiha ile semavî ve ruhanî vızıltılarınız, sizi mezheben ve
medreseten ve fıtraten (Mahiyetinizdeki istidat ve meşru-
tiyet sırrına kaderin bir ima ve nişanı vardır.)
(1)
(2)
» '
©° n
SÉ n
e s
’ p
G n
¿É°n
ùr
`f p
Ór
` p
d ¢ n
ù r
«n
d r
¿n
Gn
h
’nın başka bir ünvanı olan
teşebbüs-i şahsiyeye teşvik ediyor.
Hem de, her bir kemalin müessis ve hamîsi olan cesa-
ret ve namus-i millet-i İslâmiye sizlere emrediyor ki: na-
sıl ki şimdiye kadar dima€dan kalbe mecra açmakla, ak-
lı kuvvete mezç ederek maarifinizi kılıçlarınızın hutût-i
cevherinden ö€renmekle şecaat-i maddiyede terakki et-
tiniz; şimdi ise kalbden fikre karşı menfez açınız, kuvve-
ti aklın imdadına ve hissiyatı efkârın arkasına gönderiniz.
tâ ki, şecaat-i akliye-i medeniyet meydanında namus-i
millet-i İslâmiye payimal olmasın. kılıçlarınızı fen ve sa-
nat ve tesanüd-i hikmet-i kur’âniye cevherinden yapma-
lısınız.
(3)
Hem de “lisan-ı mâderzad” denilen eşi’â-i hissiyat-ı mil-
liyenin ma’kesi ve semerat-ı edebin şeceresi ve âb-ı ha-
yat-ı maarifin cedavili ve kıymet ve tekemmülünüzün mi-
zan-ı itidali ve do€rudan do€ruya herkesin vicdanına kar-
şı menfez açmakla hayt-ı şuaî gibi tesiratı ilka edici –ih-
malinizle gayet müşevveş ve bazı dalları aşılanmış olan–
lisanınız şecere-i tuba gibi bir şecerenin tecellisine müs-
tait iken, böyle kurumuş ve perişan kalmış ve medeniyet
lisanı olan edebiyattan nakıs kalmış oldu€undan, lisan-ı
teessüfle lisanınız sizden hamiyet-i milliyeye arz-ı şikâyet
ediyor.
i
ki
m
ekTeB
-
i
m
usîBeTin
Ş
aHadeTnamesi
| 164 |
Eski said dönEmi EsErlEri
âb-ı hayat-ı maarif:
e€itim ve ö€-
retimin hayat suyu.
arz-ı şikâyet:
şikâyet sunmak.
cedavil:
kanallar, yollar.
cevher:
esas, maya, öz.
dima€:
beyin, akıl, şuur.
efkâr:
fikirler, görüşler.
eşi’â-i hissiyat-ı milliye:
millî duy-
gular şuaı, ışı€ı.
fen:
deneyim ve ispatla meydana
gelmiş ilimlere verilen genel ad.
fıtraten:
yaratılış yönüyle.
gayet:
son derece.
hamî:
koruyucu, koruyan.
hamiyet-i milliye:
millet için, millî
gayeler u€runa fedakârlıkta bu-
lunma, çalışma, gayret etme.
hayt-ı şuaî:
ip gibi uzanan ışın
demeti.
hissiyat:
hisler, duygular.
hutût-i cevheri:
renk renk süsler
çizgiler, yazılar.
ihmal:
gereken ilgi ve önemi ge-
rekti€i şekilde göstermemek.
ilka etme:
kandırmak, aldatmak.
ima:
dolaylı, üstü kapalı ifade.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
kader:
Cenab-ı Hakkın olmuş ve
olacak her şeyi önceden bilmesi.
kemal:
olgunluk, mükemmellik.
kıraat-i Fatiha:
Fatiha Suresi oku-
mak.
lisan:
konuşma dili.
lisan-ı mâderzad:
ana dil.
lisan-ı teessüf:
üzülmüşlük, sıkıl-
mışlık dili.
ma’kes:
yansıma yeri; ayna.
maarif:
e€itim, ö€retim.
mâhiyet:
özellik, nitelik.
mecra:
yol.
medeniyet:
medenîlik, şehirlilik.
medreseten:
medrese yönünden.
menfez:
nüfuz edecek yer; girile-
cek yer.
meşrutiyet:
hürrriyet ve demok-
rasi.
mezç etmek:
kaynaştırmak, bir-
leştirmek.
mezheben:
hezhep yönünden.
mizan-ı itidal:
orta yol ölçe€i,
terazisi.
müessis:
tesis eden, kuran.
müstait:
istidatlı, kabiliyetli.
müşevveş:
karmakarışık.
nakıs:
noksan, eksik.
namus-i millet-i islâmiye:
İslâm
milletinin namusu.
payimal:
ayak altında kalmış, çi€-
nenmiş.
perişan:
da€ınık, karışık.
ruhanî:
ruha ait, ruh ile ilgili.
semavî:
İlâhî.
semerat-ı edeb:
edebiyat meyve-
leri, edebî eserler.
sır:
gizli İlâhî hikmet.
Şafiî:
Şafiî mezhebinden olan kim-
se.
şecaat-i akliye-i medeniyet:
uy-
gar dünyada akıl üstünlü€ü ile
elde edilen kahramanlık.
şecaat-i maddiye:
maddi yi-
€itlik, savaşlarda bedenen ve
silahla yapılan kahramanlık.
şecere:
a€aç.
Şecere-i Tuba:
kökleri yukarı-
da olan cennet a€acı.
tecelli:
belirme, bilinme, gö-
rünme.
tekemmül:
olgunlaşma, mü-
kemmelleşme.
terakki etme:
yükselme, iler-
lemek, gelişme.
tesanüd-i hikmet-i kur’âni-
ye:
Kur’ân’ın hikmetine da-
yanma, manalarından yardım
alma.
tesirat:
etkiler, tesirler.
teşebbüs-i şahsiye:
özel giri-
şim.
ünvan:
ad, isim.
vicdan:
iyiyi kötüden, hayrı
şerden ayırt etmeye yardımcı
olan ahlâkî duygu.
1.
Parantez içindeki ifade Osmanlıca teksir nüshadan ilâve edilmiştir.
2.
İnsan için ancak çalıştı€ının karşılı€ı vardır. (Necm Suresi: 39.)
3.
Buradan sonraki paragraflar ilk matbu eserden ilâve edilmiştir.