devr-iiSTiBdaTTaTImarHaNedeNSoNra
TevKifHaNedeiKeNZapTiYeNaZIrIŞefiKpaŞa
ilemuHaveremdir
(1)
zaptiye nazırı
: “padişah sana selâm etmiş, on altun
(bin kuruş) da maaş ba€lamış. sonra da memleketine
döndü€ün vakit o maaşı yirmi-otuz lira yapacak. Ve bu
seksen altunu da ihsan-ı şahane olarak sana göndermiş.
Hem sana selâm ediyor” dedi.
Ben cevaben
: “Ben maaş dilencisi de€ilim. Bin lira
da olsa kabul etmem. kendim için gelmedim, memleke-
tim için geldim. Hem de bu bana vermek istedi€iniz,
hakk-ı sükûttur.”
nazır
: “İradeyi reddediyorsun. İrade reddolunmaz.”
Cevaben dedim
: “reddediyorum; tâ ki padişah darıl-
sın, beni ça€ırsın. Ben de do€rusunu söyleyeyim.”
nazır
: “neticesi vahimdir.”
Cevaben
: “neticesi deniz olsa, geniş bir kabirdir.
Hem de İstanbul’a geldi€im vakit hayatımı rüşvet getir-
mişim; ne isterseniz ediniz. Bunu da ciddî söylüyorum.
Ben isterim ki, ebna-i cinsimi bilfiil ikaz edeyim ki;
devlete intisap hizmet içindir, maaş kapmak için de€ildir.
Hem de benim gibi bir adamın millete ve devlete hizmeti
nasihatiyledir. o da hüsn-i tesir iledir. o da hasbîlikledir.
i
ki
m
ekTeB
-
i
m
usîBeTin
Ş
aHadeTnamesi
| 158 |
Eski said dönEmi EsErlEri
altun:
altın, de€erli bir maden. Al-
tından basılan para.
bilfiil:
gerçek olarak, lâfla de€il iş-
le.
cevaben:
cevap olarak.
ciddî:
gerçek, hakikat.
darılmak:
gücenmek.
devr-i istibdat:
baskı dönemi, zu-
lüm ve zorbalık dönemi.
ebna-i cins:
aynı cinsten olanlar,
insanlar.
hakk-ı sükût:
sus payı.
hasbîlik:
samimiyet.
hizmet:
vazife.
hüsn-i tesir:
güzel etki.
ihsân-ı şâhâne:
padişahın hediye-
si.
ikaz etmek:
dikkat çekmek, uyar-
mak.
intisap:
mensup olma, ba€lanma.
irade:
padişah emri.
kabir:
mezar.
maaş:
yaşayış, dirlik, geçim
sa€layacak şey; çalışanlara ve-
rilen para.
muhavere:
konuşmak.
nasihat:
ö€üt; akıl ö€retmek,
yol göstermek.
nazır:
bakan.
netice:
sonuç.
paşa:
Osmanlılarda yüksek si-
vil memurlara ve albaydan üs-
tün rütbede bulunan askerle-
re verilen ünvan.
reddetmek:
kabul etmemek,
geri çevirmek.
rüşvet:
bir iş yapanın hakkı
olanın dışında haksız olarak al-
dı€ı şey.
selâm:
Allah’ın rızasını kazan-
mak için mü’minlerin birbirine
etti€i selâmün aleyküm şek-
lindeki dua.
tevkifhane:
tutuklu evi.
tımarhane:
akıl hastahanesi.
vahim:
sonu tehlikeli ve kor-
kulu, dehşet verici.
vakit:
zaman.
Zaptiye nazırı:
Osmanlı devle-
tinin son devresinde emniyet
teşkilâtı başkanı.
1.
Ehemmiyetine binaen Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin tashihinden geçen Osmanlıca teksir
nüshadaki bu parçayı da buraya alıyoruz.