Hazretlerine çoluk çocuğuyla beraber sadakat içinde sekiz sene hizmet etmiştir. Vaazlarında Nurlardan
anlatırdı. Nurlara ciddiyetle ve sadakatla çalışırdı. Hattâ vefatından on dakika önce, kendi yazdığı ve
tamamlayamadığı bazı risaleleri tamamlaması için Şamlı Hafız Tevfik’e vasiyet etmişti.
haFıZ aLi:
1898’de İslâmköy’de dünyaya geldi 17 Mart 1944’de Denizli’de vefat etti. Tam ismi Hafız
Ali Ergün’dür. Hafız Ali hayatını vakfettiği Risale-i Nur’ları el yazısıyla yazarak çoğaltan ve bu konuda
büyük gayretler gösteren kahramanlardan biridir. Bediüzzaman Hazretleri Nurların en çok yazılıp
çoğaltıldığı yerlerden bir tanesi olan İslâmköy’ü Nur Fabrikası olarak vasıflandırmış, Hafız Ali’nin de ihlâs
ve hizmetlerinden dolayı o fabrikanın sahibi olduğunu belirtmiştir.
Bediüzzaman Hazretlerinin “Benim bedelime şehit oldu” dediği Hafız Ali’nin vafatı ise şu şekildedir.
1943’de Bediüzzaman Hazretlerinin bulunduğu Denizli Hapsine sevk edilen talebeler arasında Hafız Ali
de vardır. Bediüzzaman Hazretleri hapiste gizli düşmanları tarafından zehirlendiği sırada Hafız Ali de
aniden rahatsızlanıp hastahaneye kaldırılır ve orada vafat eder.
Bunun üzerine Bediüzzaman Hazretleri “Hafız Ali benim bedelime berzah âlemine seyahat eyledi”
demiştir.
Risale-i Nur’da birçok yerde ismi geçen Hafız Ali’nin Emirdağ, Kastamonu ve Barla Lâhikalarında
pekçok mektubu bulunmaktadır.
haFıZ haLid:
Risale-i Nur’un ilk talebelerinden ve kâtiplerinden olan Hafız Halid 1891 yılında Barla’da
doğdu. Bir müddet medrese tahsili gördükten sonra tahsilini kendi gayretleriyle geliştirdi. Isparta’nın
Sütçüler kasabasında ve Eğirdir’in İlama köyünde bir süre ilkokul öğretmenliği yaptı. Öğretmenliği
bıraktıktan sonra Barla Pazar Camiinde imamlık yaptı. Mes’uliyetten çok korkan Hafız Halid kendisine
sorulan dinî sorulara kitapları araştırıp tetkik etmeden cevap vermezdi.
Hafız Halid, 1926-1934 yılları arasında, risaleler telif edilirken, Bediüzzaman Hazretlerine kâtiplik
yapmıştır. Çocuk Taziyenamesi adını taşıyan 17. Mektup, Hafız Halid’in vefat eden çocuğu
münasebetiyle kaleme alınmıştır. Ayrıca hizmette kusur eden Nur Talebelerinin yedikleri tokatların
anlatıldığı şefkat tokatları risalesinde (10 Lem’a) Hafız Halid’in yediği şefkat tokadından da
bahsedilmektedir. Hafız Halid 1946 yılında Istanbul’da Hakkın rahmetine kavuştu. Kabri Karacaahmet
Mezarlığındadır.
haFıZ mEhmET:
1877 yılında Isparta’nın Sav köyünde dünyaya geldi, 15 Ocak 1947 tarihinde vefat
etti. Hafız Mehmet, Bediüzzaman Hazretlerinin Isparta’ya geldiğini duyunca, selâmını ve hürmetlerini
iletmesi için oğlunu onun ziyaretine gönderir. Ziyaret esnasında oğlu, ayrıca babasının kendisinden
dua istediğini de söyleyince Bediüzzaman Hazretleri ona hitaben şöyle der: “Baban askerlik yapmadığı
için bilmez. Askerlikte karavanayı uzatmayana yemek vermezler. O da bize seher vaktinde dua etsin,
biz de ona ederiz.”
Selâmın cevabı gelince, gerçekte askerlik yapmayan bu zat bütün gayret ve kuvvetiyle Nurları
yazmaya başlar. Hafız Mehmet’in ciddiyetle Risale-i Nur’a sahip çıkması, Sav köyündeki kadın-erkek,
çoluk-çocuk herkesin Risale-i Nur ile meşgul olmasına vesile olur. Risale-i Nur’un birçok yerinde Sav
köyünden Medrese-i Nuriye olarak bahsedilmesi, Hafız Mehmet’in bu ilk gayretleri sonucudur.
Hafız Mehmet’in vefatını Savlı Nur Talebeleri Bediüzzaman Hazretlerine bir mektupla bildirirler.
Bediüzzaman Hazretleri ise karşılığında taziye mahiyetindeki şu cevabı gönderir:
“Sizleri ve umum Risale-i Nur Şakirtlerini ve bilhassa Medrese-i Nuriye’nin talebelerini ve bilhassa o
merhumun akrabalarını, Medrese-i Nuriye’nin mübarek üstadı Hacı Mehmet’in vefatı nedeniyle taziye
ediyoruz. Ve Nurlar hesabına bütün ruh-u canımızla biz dünyada kaldıkça ona dua-yı rahmet etmeye
ve Hafız Ali ve Hasan Feyzi ortasında daima bütün manevî kazançlarımıza hissedar etmeye kat’î karar
verdik.”
haFıZ mUsTaFa:
Asıl adı Hacı Hafız Mustafa Üstün’dür. “Hacı Aziz, Hafız Mustafa, Şeyh Mustafa,
Aziz’in Mustafa” olarak da bahsedilmektedir. 1890 yılında Eğirdir’de dünyaya geldi ve yine aynı yerde
Emirdağ Lâhikası | 899 |
Ş
ahıs
B
ilgileri