maraNGOZ ahmET:
Isparta’ya bağlı Eğirdir ilçesinin Sava köyünde Risale-i Nur’un hizmetinde
bulunan önemli isimlerden birisidir. Bediüzzaman Hazretlerinin ciddî iltifat ve dualarına mazhar
olmuştur.
mECEdÜddÎN-i FirUZâBâdÎ (1329-1415):
On dört ve on beşinci asrı görmüş büyük İslâm
âlimlerindendir. Arapçadan Arapçaya olan büyük sözlük çalışması “Kamusü’l-muhit” adlı eseri ile
meşhur olmuştur. Dil, edebiyat, hadis, fıkıh ve tefsir alimidir. Uzun ve bereketli bir ömür yaşamış, çok
sayıda yerleşim yerini gezmiştir. Gittiği her yerde âlimlerle bir araya gelmek suretiyle fikir ve bilgi
alışverişinde bulunmuştur. Kadılık yapmış, çok sayıda talebe yetiştirdiği gibi muhtelif ilim dallarıyla
alâkalı olarak bir çok eser yazmıştır. Asıl adı Muhammed’tir. Kısa künyesi Ebu Tahir, lakabı
Mecdüddin’dir. Firuzabadi nisbesiyle tanınıp meşhur olmuştur. Risale-i Nur’da ismi “meşhur
Kamusü’l-Lügat sahibi Mecedüddîn-i Firuz Âbâdî” şeklinde anılmaktadır. Soyunun Hazreti Ebubekir’e
(
RA
) dayandığı belirtilmektedir. Künyesi Ebu Tahir Mecdüddin Muhammed bin Yakub bin Muhammed
el-Firuzabadi şeklindedir.
mEhdÎ:
Kelime anlamı olarak “Hidayete eren, doğru yolu tutan, hidayete vesile olan” anlamında
kullanılır. Hadislere göre ahir zamanda tevhidi esas alarak imanı muhafaza edip İslâmiyeti hurafelerden
ve bid’alardan arındırarak zamanın anlayışına göre yenileyecek olan âlim ve önder zattır. Yine bazı
hadislere göre kıyamet yaklaşınca zulmü ve şirki ortadan kaldırarak inananlara saadet ve adaleti
getirecek. Ehl-i Beytin neslinden gelen imamdır.
mEhmET akiF (ErsOY) (1873-1936):
İstiklâl Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy Fatih’te doğdu. Halkalı
Ziraat ve Baytar Mektebini birincilikle bitiren Mehmet Akif dört yıl kadar Rumeli, Anadolu, Arnavutluk
ve Arabistan’ı görevli olarak dolaştı. Arkadaşı Eşref Edip’le birlikte Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad adlı
dergileri çıkaran Mehmet Akif, şiirlerini, makale ve tercümelerini de bu dergilerde neşretti. Birinci
Mecliste Burdur milletvekili olan Mehmet Akif, Maarif Vekâletinin (Millî Eğitim Bakanlığı) açtığı İstiklâl
Marşı Yarışmasını kazandı ve 12 Mart 1921’de T.B.M.M.’nde oy çokluğu ile kabul edildi. 500 liralık ödülü
kabul etmeyerek paranın tamamını Dârü’l-Mesâî adlı hayır kurumuna bağışladı. Hayatının son yıllarını
Mısır’da geçiren Mehmet Akif 1936’da İstanbul’da öldü ve Edirnekapı’ya defnedildi. Şiirlerini Safahat
adlı yedi bölümden oluşan eserinde toplamıştır.
mEhmET ÇaLıŞkaN:
Mehmet Çalışkan 1905 yılında Emirdağ’da dünyaya geldi. Bediüzzaman
Hazretlerinin isimini 1944’ten önce Denizli’ye yaptığı bir seyahat sırasında duymuş, fakat görüşme
imkânı bulamamıştı. 1944’ün Ağustos ayında Bediüzzaman Hazretlerinin Emirdağ’a geldiğini kardeşi
Hasan Çalışkan’dan duydu. Ertesi gün sabah namazından sonra Üstadı, kaldığı otelde ziyaret etti. On
beş gün kadar otelde kalan Bediüzzaman Hazretleri için bir ev hazırladılar.
Mehmet Çalışkan, tıpkı Çalışkanlar Hanedanının diğer üyeleri gibi eşiyle birlikte Bediüzzaman’ın
hizmetine koşmuştu. Gerek otelde, gerek evde kaldığı zamanlarda yemeklerinin yapılması,
çamaşırlarının yıkanması gibi hizmetler Mehmet Çalışkan’ın ailesi tarafından görülüyordu. Bediüzzaman
Hazretleri başkalarının getirdikleri yemekleri kabul etmiyor, “Kusura bakmayın Ceylân’ın validesinin
yemeği, benim validemin yemeği gibi geliyor” diyordu. Mutlaka her yemeğin karşılığında para
veriyordu.
Üstat Bediüzzaman’ın Emirdağ’a gelişinin üzerinden bir sene geçtikten sonra oğlu Ceylân’ı Üstadın
hizmetine verdi. 1965 yılında Eskişehir’e yerleşen Mehmet Çalışkan, 1984 yılında burada vefat etti.
mEhmET FEYZi:
1912’de Kastamonu’ya bağlı Müderris Atabey köyünde doğdu. Bediüzzaman Said
Nursî’nin 1936 yılında Kastamonu’ya sürgün edilmesinden iki yıl sonra kendisiyle tanıştı. Altı yıl boyunca
Üstada hizmette bulundu. Nur Risalelerinde ve özellikle de Kastamonu Lâhikası’nda Bediüzzaman,
Mehmet Feyzi’yi Risale-i Nur’un faal bir kâtibi olan Hüsrev Altınbaşak adındaki talebesine benzeterek,
“Küçük Hüsrev” lakabıyla bahseder. Arapça tahsili de olan Mehmet Feyzi Pamukçu, Üstatla birlikte
Risale-i Nur’ları baştan sona kadar okudu. Denizli (1943) ve Afyon (1948) hapishanelerinde Üstatla
Emirdağ Lâhikası | 909 |
Ş
ahıs
B
ilgileri