ziyaretçisi olan bir mühendise ders veriyordu. Daha sonra mühendis, ‘Hayatımda böyle bir mühendis
görmedim’ diye hislerini dile getirdi.”
-Ö-
ÖmEr (
RA
):
Müslümanların ikinci halifesidir. Sahabenin en büyüklerinden olan Hz. Ömer, Aşere-i
Mübeşşere’dendir. Hz. Muhammed, kırkıncı kişi olarak İslâma giren Hz. Ömer’e, hak ile bâtılı birbirinden
ayırt eden manasına gelen “Faruk” ünvanını verdi. Hz. Ömer, Allah ve Resullullah sevgisinde, cömertlikte,
tevazuda, idarecilikte, ilimde, ibadette, hülâsa bütün güzel hasletlerde zirvede olan bir Sahabedir.
İslâmın ikinci halifesi olan Hz. Ömer devrinde İslâm toprakları bir hayli genişlemiştir. Irak, Suriye, Mısır
ve İran toprakları bir baştan bir başa fethedildi. Medine’de temeli atılan küçük İslâm devleti onun
devrinde büyük bir devlet oldu. Hz. Ömer idaresinin temelinde adalet vardı. O devletin temeline adaleti
yerleştirdi. Memurlarını ve valilerini halktan soruştururdu. Halkın içinde dolaşarak ihtiyaç sahiplerini
araştırırdı. Gayr-ı müslimlerin hakkını korurdu. Devletin malına karşı hassastı. Yaklaşık on bir sene
halifelik yapan Hz. Ömer, altmış üç yaşında iken şehit edildi.
-r-
rECEP PEkEr:
(1888-1950) Kuleli Askerî Rüştiyesinden ve Harbiyeden mezun olan Recep Peker, bir
dönem Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanlığı yaptı. Daha sonra 1923’te Halk Partisi genel sekreteri
oldu. 1935-1942 yılları arasında İçişleri Bakanlığı yaptı. 1946 yılından 1947 yılına kadar başbakanlık
yapan Recep Peker, 1950 yılında öldü.
rEFET BEY (rEFET BarUTÇU, YÜZBaŞı rEFET BEY):
1886 yılında İstanbul’da doğdu. Yüzbaşı
rutbesiyle orduda görev yaptı. Said Nursî Hazretlerini Barla’da ziyaret edip onun hizmetçisi oldu. Üstatla
beraber Eskişehir, Denizli ve Afyon hapishanelerinde tutuklu kaldı. Sormuş olduğu ilme ait sorularla
Üstadının iltifatına mazhar oldu. Ve bu sorular neticesinde Risale-i Nur’un çeşitli bahisleri cevabî mektup
olarak yazıldı. Ve daha sonra Risale-i Nur’un içine konuldu. Yüzbaşı Refet Bey 1975 yılında doksan
yaşında iken Hakkın rahmetine kavuştu.
rUFaÎ:
(ö. 578/m. 1182). Rıfaiyye tarikatının kurucusudur. H. 512’de doğan Ahmet er-Rıfai,
atalarından Rıfaa el-Hasanü’l-Mekkî’den dolayı Rıfai nisbesini aldı. Rufaî’nin babası ölünce, devrin büyük
Şafiî âlimlerinden olan dayısı Mansur Bataihi onu himayesine aldı ve eğitimiyle ilgilendi. Rufaî, devrin
önemli alimlerinden ve mutasavvıflarından Vasıti ve diğer bazı alimlerden İslâmî ilimleri öğrendi ve
yine Vasıtî tarafından icazet aldı. Âlim, muhaddis, Şafiî fakihi ve müfessir bir sûfî olarak Ahmet Rufai’nin
menkıbe ve eserlerinde görülen tasavvuf ve tarikat anlayışı kitap ve sünnete tamamen uygundur. Dört
büyük kutuptan biri olarak kabul edilen Ahmet Rufai’nin kutbiyet makamına Abdülkadir-ı Geylânî’den
sonra yükseldiğini kaynaklar yazar. Eserleri: Hikemü’l-Rifaiyye; Bürhanü’l-Müeyyed; Mecalisü’s-Seniyye
Erbaune Hadisen; Haletü’l-Ehli’l-Hakika Maallah; Nizamü’l-has li Ehli’l İhtisas; Eş’ar; Ahzab ve’l-Evrad.
rUs BaŞkUmaNdaNı:
Bakınız NİKOLAY NİKOLAYEVİÇ
rÜŞTÜ:
Bakınız SÜLEYMAN RÜŞTÜ
-s-
sa’dEddiN-i TaFTaZaNÎ:
(1322-1395) Belâgat, mantık, matematik, kelâm, fıkıh ve diğer ilimlerde
tanınmış bir âlim olup Şark ve İslâm dünyası medreselerinde okunan birçok kitabın müellefidir. Hicrî
722’de (1332) Horasan’da büyük bir kasaba olan Taftazan’da doğdu. Hicrî 797 (1395) yılında vefat etti.
Taftazanî hem Şafii, hem de Hanefi fıkhı hakkında eserler vermiştir. Eserleri: Şerhü’l-Tasrifü’l-İzzi. (Sa’diya)
2. İrşad; Mutavval; Muhtasarü’l-Maani; Şerhü’l Kısım el-Salis mine’l-Miftah; Şerhü’l-Şemsiya; Makasid;
Tahzibü’l-Mantık ve’l-Kelam; Şerhü’l-Akaid el-Nasafiya; Talvih ila Keşf hakaikü’l-Tankih; Miftah.
Emirdağ Lâhikası | 915 |
Ş
ahıs
B
ilgileri