Emirdağ Lâhikası - page 925

yoğun bir şekilde yaşandığı bir dönemde yaşadığı için o da dönemin ızdıraplarından nasibini almıştır.
Kerbelâ faciasında başta babası Hazreti Hüseyin (
RA
) olmak üzere, çok sayıda mü’minin şehit edilmesine
şahit olmuştur. “Hayret edilir o kimseye ki, hayatında zararı dokunacak yemeklerden kaçınır da,
vefatında zararı dokunacak günahlardan kaçınmaz,” sözünün sahibi olan Zeynelabidin, 713 yılında
“vefatında zararı dokunacak günahlardan kaçınan” salih kullardan olarak Hakkın rahmetine kavuştu.
Naaşı, amcası Hazreti Abbas’ın (
RA
) yanına, Baki Mezarlığına defnedildi.
ZiYa sÖNmEZ:
Ziya Sönmez 1876 yılında doğdu, 1949 yılında vefat etti Bediüzzaman Said Nursî’nin
ilk avukatlarındandır. Denizli’de Bediüzzaman’ın avukatlığını üstlenmiştir ve Bediüzzaman’ın “Risale-i
Nur’un avukatı Ziya yı bizim tarafımızdan hem çok teşekkür, hem tebrik ediniz. Çoktan beri ruhuma
ihtar edilmiş ki, Ziya namında birisi, Risale-i Nur namına büyük bir hizmet edecek. Bu mesele gösterdi
ki, o Ziya, bu Ziya dır. Bizleri ebede kadar minnettar eyledi” ifadeleri ile takdirlerine mazhar olmuştur.
ZÜBEYr BiN aVVam (?-656):
İslâmiyetle şereflenenlerin ilklerindendir. “Aşere-i Mübeşşere” diye
tabir edilen ve hayatta iken Peygamber Efendimiz (
ASM
) tarafından cennetle müjdelenen on Sahabeden
biridir. Soyu, Peygamber Efendimizin mübarek silsilesi ile dedeleri Kusay’da birleşir. İslâma büyük
hizmetlerde bulunup, kahramanlığıyla tanınırdı. Künyesi, Zübeyr bin Avvam bin Huveylid bin Esad bin
Abduluzza bin Kusay bin Kilab şeklindedir.
Doğumuyla ilgili olarak farklı tarihler verildiğinden, kesin olarak bilinmemektedir. Annesi Safiyye
binti Abdulmuttalib, Peygamber Efendimizin (
ASM
) halası; babası Avvam’da Hazreti Hatice’nin (
RA
)
kardeşidir. Mübarek bir silsileye mensup olan Zübeyr, Hazreti Ebubekir’in (
RA
) daveti ile Müslüman
olduktan sonra başta amcası olmak üzere, müşrikler tarafından muhtelif işkence ve eziyetlere maruz
kaldı. Ancak, Resuli Ekremin (
ASM
) yanından hiçbir zaman ayrılmadı.
Hazreti Zübeyr, Habeşistan’a hicret eden kafile ile birlikte Mekke’den ayrıldı ve daha sonra oradan
Medine’ye gitti. Medine’ye geldikten sonra yapılan hemen her savaşa katıldı ve cesareti ile tanındı.
Bütün sıkıntılı dönem ve savaşların en şiddetli anlarında hep Resulullahın yanında yer aldı. Bundan
dolayıdır ki, katıldığı savaşlarda yara almayan hiçbir yeri kalmadı. Uhud Savaşıın en şiddetli hengamında
vücudunu kalkan yaparak Peygamber Efendimizi korumaya çalıştı.
Mekke’nin fethi sırasında İslâm ordusunun sancaktarlığını yaptı. Hemen hemen bütün savaş ve
seferlere katıldığı gibi Veda Haccı’na da katılarak hazır bulundu. Bu üstün vasıflarından dolayıdır ki,
cennetle müjdelenen on sahabe arasında yer aldı. Zaten Peygamber Efendimize (
ASM
) tabi olurken,
ölümüne kadar sadık kalacağı şeklinde vaatte bulunmuştu. Peygamber Efendimiz onun için, “Her
peygamberin bir havarisi (yardımcısı) vardır. Benim havarim Zübeyr’dir” şeklinde iltifatta bulundu.
ZÜBEYir GÜNdÜZaLP (1920-1971):
Kafkas asıllı, Konya’nın Ermenek ilçesine yerleşmiş bir ailenin
çocuğu olarak dünyaya geldi (1920). Asıl adı Ziver olup Üstad, Zübeyir bin Avvam Hazretlerine atfen
ismini Zübeyir olarak değiştirmiş ve bu isimle tanınmıştır. İlköğretimini Ermenek’te yaptıktan sonra
ortaokulu Silifke’de okuyup bitirdi (1939). Bu tarihten itibaren önce Ermenek’te sonra Konya’da
posta-telgraf muhabere memuru olarak çalıştı. Konya’da bulunduğu sıralarda Nurlarla tanıştı ve
ömrünün sonuna kadar iman hizmetini en güzel şekilde ifa etti.
Emirdağ’da Üstad’ı ziyaret edip (1946) yanında kalmak istediğini bildirdi. Memuriyetine devam
etmesi, daha sonra yanına alınacağı cevabını aldı. 1948’de Afyon’da tutuklanarak Bediüzzaman’la
birlikte altı ay hapis yattı. Bu tarihten itibaren Üstad’ın vefatına kadar hep yanında kaldı.
Üstad’la hapis yatarken yanlışlıkla serbest bırakıldığında bu fırsattan yararlanıp özgürlüğüne
kavuşma şansına sahipti, ancak o, yapılan yanlışlığa itiraz ederek tahliyeyi engelledi ve böylece
Üstad’ından ayrılmadı. Nurcuların takibata uğradığı, kanunsuz bir şekilde tutuklandıkları, eziyet
gördükleri hengâmda, Risale-i Nurları okuduğunu söyleyerek kendi kendini ihbar etti. Her halükârda
iman hakikatlerini mahkumlara, savcılara, hâkimlere izah ediyordu. Çünkü, onun tespitlerine göre
Emirdağ Lâhikası | 925 |
Ş
ahıs
B
ilgileri
1...,915,916,917,918,919,920,921,922,923,924 926,927,928,929,930,931,932,933,934,935,...1032
Powered by FlippingBook