Emirdağ Lâhikası - page 888

mOLLa ahmET haNi:
Molla Ahmet Hani Kürtlerin edip dâhilerinden biridir. Şeyh Ahmed-i Hani
olarak da bilinmektedir. 1651 yılında doğdu. Dinî ilimleri ve Arapçayı tahsil etti. Bir süre Cizre’de yaşadı.
Daha sonra Doğubeyazıt’a gitti ve orada 1707 yılında vefat etti. Molla Ahmed Hani Kürtçe olarak kaleme
aldığı eserlerinde ulûhiyet ve varlık âlemindeki kanunlar başta olmak üzere ahlâkî, kültürel ve sosyal
meseleleri işledi.
ahmET kUrEYŞi:
Kastamonu’nun Devrekani ilçesinden olan Ahmet Özkan (Kureyşi) Üstatla
Kastamonu’da tanıştı. Hayatının sonuna kadar Risale-i Nur’ların hizmetinde bulundu. Bediüzzaman’ı
çeşitli yerlede (Isparta, İstanbul) defalarca ziyaret etti.
ahmET NaZiF:
1891-1964. Maruf ismi, “Risale-i Nur’un İnebolu kahramanı Nazif Çelebi”dir.
İnebolu’da dünyaya geldi. Bediüzzaman’la ilk defa, 1908’de İnebolu’da tanıştı. Buna belki tanışma bile
denemezdi. Çünkü sadece göz göze gelmişlerdi. Ama ona olan sevgisinin derinleşmesine, bu bakış,
yetmişti. Bediüzzaman’a karşı ilk sevgi tomurcukları, henüz 17 yaşında iken belirmişti. Çünkü
Bediüzzaman Hazretleri ünü dolayısıyla, gazetelerde sık sık yer alıyordu.
Otuz sene sonra, 1938’de Bediüzzaman’ın Kastamonu’ya sürgüne gönderildiğini duyunca, hemen
ziyaretine gitti. Denizli ve Afyon hapislerinde Üstadı ile birlikte bulundu. Nur’un hizmetine, sadece
kendini değil oğlu Selâhattin Çelebiyi de adadı. Hatta Selâhattin Çelebi, Nurların ilk defa teksir makinesi
ile çoğaltılmasında büyük pay sahibi olmuştu. Risale-i Nur’da “hanedan” olarak bahsedilen iki aileden
biri “Çelebi Hanedanı”dır.
Bediüzzaman Hazretleri onun hakkında, Emirdağ Lâhikası’nın 300. sayfasında şöyle bahseder:
“Kardeşimiz İnebolu Hüsrev’i Nazif Çelebi bana yazıyor ki: ‘Hizb-i Nuriye ve Salâvatın neşrini
bitirdikten sonra ne münasip ise neşredeceğim’ diye soruyor.
“Hakikaten, o kardeşimizin Cevşenü’l-Kebîr’i ve Hizb-i Nuriye’yi salâvat ile beraber neşri, Nurculara
ve ehl-i imana büyük bir hizmettir. Cenab-ı Hak her bir harfine mukabil ona ve yardımcılarına bin sevap
ihsan etsin. Âmin.” Mektupları, özellikle Kastamonu Lâhikası’nda yer
ahmET ŞiraNÎ:
Ahmed Şiranlı [Şiranî] (1879/80–1942)
Son devir Osmanlı ulemasındandır. II. Abdülhamit, İttihat Terakki ve Cumhuriyet dönemlerini görüp
yaşamıştır.
Memleketine atfen Şiranî lakabıyla anılıp tanınmıştır. Risale-i Nur’da ismi iki yerde zikredilmektedir.
(Emirdağ Lâhikası s. 144; Kastamonu Lâhikası, s. 152.) Birinde Ahmed Şirvanî olarak geçmekte ise de bu
sehven yazılmış olup, Şiranî olması gerekmektedir. Kendisinin de aralarında bulunduğu bazı İstanbul
ulemasının Risale-i Nur hakkındaki takdir ve hüsnüniyetlerine yer verilmekte, bu zatların hatırı için
İstanbul hocalarıyla dost olunduğuna işaret edilmektedir.
Ziraatle uğraşan Mahmut Ağanın oğlu olan Ahmed’in doğum tarihi Hicrî 1297 olarak gösterilmektedir.
Buna göre 1879 veya 1880 yılında Gümüşhane’nin Şiran kazasına bağlı Karaca köyünde doğdu. Medresede
eğitim gördü ve Hicrî 1327 (1909) senesinde mezun olup, icazet aldı. Bu arada mezuniyetinden bir yıl
evvel girdiği imtihanı kazanarak daha üst derecede bulunan Medresetü’l-Kuzât adı verilen ve kadı
yetiştirilmek üzere açılmış bulunan okula dahil oldu.
Ahmed Şiranlı, daha önce bitirmiş olduğu medrese eğitiminden sonra kadılık eğitimi veren
medresede eğitimini sürdürdü. Hicrî 1331 (1912-1913) yılında Fatih Camiinde ders vermeye başladı.
Hicrî 1332 (1914) tarihinde Medresetü’l-Kuzat’tan iyi derece ile mezun oldu. Böylece medrese eğitimini
tamamlamış oldu.
Bir süre, Şeyhülislâm hakkında yazdığı ve “Mersiye-i Medaris” başlığını taşıyan eleştirel yazı üzerine
takibata uğradı. Divan-ı Harb-i Örfî’nin 20 Ocak 1916 tarihli oturumunda bir sene hapis ve 25 lira para
cezasına çarptırıldı.
Ş
ahıs
B
ilgileri
| 888 | Emirdağ Lâhikası
1...,878,879,880,881,882,883,884,885,886,887 889,890,891,892,893,894,895,896,897,898,...1032
Powered by FlippingBook