Emirdağ Lâhikası - page 740

dersiyle herkesin kafasında bir yasakçıyı bırakıyorlar.
Asayişi muhafaza ediyorlar. Ve üç vilâyetin insaflı zabı-
taları bunu tasdik etmişler.
Ü
ÇÜNCÜsÜ
:
“dini siyasete âlet yapmak istiyor” diye be-
ni suçlu yapıyorlar. sebilürreşad’ın 116. sayısındaki
“Hakikat konuşuyor” namındaki makalem buna kat’î bir
cevaptır. o makalenin kısaca hülâsası şudur:
El cevap:
Bütün dünyasını, hatta lüzum olsa kendi
şahsî ahiretini dine feda etmeye bütün hayatı şahadet
eden ve otuz beş seneden beri siyaseti terk eden ve beş
mahkeme bu meseleye dair kat’î delil bulamadığı hâlde
seksen yaşını geçmiş, kabir kapısında, hem dünyada hiç-
bir şeye mâlik olmayan bir adam hakkında “dini siyase-
te âlet yapıyor” diyenler, yerden göğe kadar haksızdırlar,
insafsızdırlar. Hem bu iftiralarıyla beraber, o adam hak-
kında güya asayişi ve emniyeti ihlâl etmek istiyor, diyor-
lar. Hâlbuki o adamın kur’ân-ı Hakîm’den aldığı hakikat
dersi ve talebelerine verdiği ders şudur:
Bir hanede veya bir gemide birtek masum, on cani
bulunsa, adalet-i kur’âniye o masumun hakkına zarar
vermemek için, o haneyi yakmasını ve o gemiyi batırma-
sını men ettiği hâlde, dokuz masumu birtek cani yüzün-
den mahvetmek suretinde o haneyi yakmak ve o gemi-
yi batırmak, en azîm bir zulüm, bir hıyanet, bir gadir
olduğundan, dâhilî asayişi ihlâl suretinde, yüzde on cani
yüzünden doksan masumu tehlike ve zararlara sokmak,
adalet-i İlâhiye ve hakikat-i kur’âniye ile şiddetle men
edildiği için, biz bütün kuvvetimizle, o ders-i kur’ânî
adalet-i ilâhîye:
Allah’ın adaleti,
İlâhî adalet.
ahiret:
öbür dünya, öteki dünya,
kıyametten sonra kurulacak olan
âlem.
asayiş:
emniyet, kanun ve nizam
hakimiyetin sağlanması.
azîm:
büyük.
cani:
cinayet işlemiş, kimse.
dâhilî:
içe ait, içe dönük, iç ile il-
| 740 | Emirdağ Lâhikası – ıı
gili.
dair:
alakalı, ilgili.
delil:
kanıt, tanık, burhan.
ders-i kur’ânî:
Kur’ân dersi,
Kur’ân’a ait ders.
feda:
uğruna verme.
gadir:
zulüm, hainlik.
güya:
sanki.
hakikat:
gerçek.
hakikat-ı kur’âniye:
Kur’ân’ın
hakikati, Kur’ân’ın ifade ettiği
gerçek.
hıyanet:
hainlik, kendine olan
güveni kötüye kullanma.
hülâsa:
özet.
iftira:
aslı olmadan birine suç
yükleme, olmayan bir suçu
başkasına yükleme.
ihlâl:
bozma, zarar verme.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tered-
düde mahal bırakmayan.
kur’ân-ı hakîm:
her ayet ve
suresinde sayısız hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
mahv:
yok etme, ortadan kal-
dırma.
malik:
sahip.
masum:
suçsuz, kabahatsiz,
günahsız.
men:
yasak etme, engelleme.
mesele:
konu.
muhafaza:
koruma.
nam:
ad.
suret:
biçim, şekil, tarz.
şahadet:
şahit olma, şahitlik,
tanıklık.
şahsî:
şahsa, kişiye ait, hususî.
talebe:
öğrenci.
tasdik:
doğrulama, onaylama.
vilayet:
il.
zabıta:
şehir güvenliğini sağ-
lamakla vazifeli bulunan idare,
polis.
zulüm:
haksızlık, eziyet, iş-
kence.
1...,730,731,732,733,734,735,736,737,738,739 741,742,743,744,745,746,747,748,749,750,...1032
Powered by FlippingBook