mektubatındaki bütün medar-ı medih fıkralar o nuranî
ağaca aittir. Benim hissem, kat’iyen, hiçbir cihette fahir
olamaz. Belki, yalnız ve yalnız flükürdür. öyleyse kâinat
adedince eflflükrü lillâh, elhamdülillâh...
(1)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉn
Ñr
dn
G
SaidNursî
ì@í
Œ
3 1 4
œ
(2)
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
(3)
Ék
ªp
FGn
O Gk
ón
HG o
¬o
JÉn
c
n
ôn
Hn
h $G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µ
r
«n
?n
Y o
?n
Ós
°ùdn
G
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
Ev ve l en:
Çok emarelerle ve bazı hâdiselerle kat’iyen
tahakkuk etmiş ki, nurun has talebelerinden bazılarının
bir zayıf damarını bulup hizmet-i nuriyeden vazgeçirmek
veya zayıflaştırmak için nurun ve nur talebelerinin düş-
manlarının çok plânları var. Medar-ı ibret bir iki numu-
neyi beyan ediyoruz:
Birincinumunesi:
nurlarla şiddetli alâkası bulunan bir-
kaç has kardeşimizin nazarını, fikrini başka tarafa çevir-
mek veya zevkli ve ruhanî bir meşreple meşgul edip hiz-
met-i imaniyeye karşı zayıflaştırmak için, bazı şahıslar is-
pirtizma denilen, ölülerle muhabere namı altında cinnî-
lerle muhabere etmek gibi, hatta bazı büyük evliyalarla,
alâka:
ilgi, ilişki, yakınlık.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
berekât:
bolluklar, feyizler.
beyan:
anlatma, açıklama.
cihet:
yön.
cilve:
tecelli, görüntü.
cinnî:
cin taifesinden olan.
elhamdülillâh:
Allah’a hamd ol-
sun, hamd Allah’a aittir.
emare:
alâmet, belirti, nişan.
eşşükrülillâh:
şükür Allah içindir.
evvelen:
evvelâ, birinci, ilk olarak.
fahir:
öğünme, iftihar.
fıkra:
parça, mektup, bölüm.
hâdise:
olay.
hisse:
pay, nasip.
hizmet:
görev, vazife.
hizmet-i imaniye:
iman ve Kur’ân
hakikatlerinin ikna edici ve ilmî
delillerle anlaşılmasına hizmet
etme.
hizmet-i Nuriye:
Nur hizmeti, Ri-
sale-i Nur için çalışma.
ispirtizma:
ölülerin ruhlarıyla bazı
şartlar altında haberleşmenin
mümkün bulunduğuna inanan gö-
rüş ve bu maksatla yapılan
faaliyet.
kâinat:
evren; yaratılmış olan
şeylerin tamamı, bütün âlem-
ler.
kat’iyen:
kat’î olarak, kesin
olarak, kesinlikle.
medar-ı ibret:
ibret sebebi,
vesilesi.
medar-ı medih:
övgü sebebi.
meşgul:
uğraşma, ilgilenme.
meşrep:
yaratılış, tabiat, huy,
mizaç, ahlâk.
muhabere:
haberleşme.
nam:
ad.
nazar:
bakış, dikkat.
Nur:
Risale-i Nur.
numune:
örnek.
nuranî:
nurlu, ışıklı, parlak,
münevver.
ruhanî:
ruha ait, ruh ile ilgili.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
şükür:
görülen bir iyiliğe karşı
hoşnutluk ve memnunluk
ifade etme, teşekkür.
tahakkuk:
gerçekleşme, ke-
sinleşme.
talebe:
öğrenci.
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır.
2.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı ebedî olarak daima üzerinize olsun.
| 734 | Emirdağ Lâhikası – ıı