Emirdağ Lâhikası - page 411

kendime koşturmak için
(1)
Én
ær
ªn
Mr
Qp
G , Én
fr
ôp
Ln
G
gibi bütün
mü-
tekellim-imaalgayr
tabir edilen kelimelerde sizleri niyet
ediyorum. güya umumunuzla beraberiz gibi çalışıyorum.
Ve “âmin” dediğim vakitte, bütün dualarınıza bir
âmin
niyet ediyorum. İnşaallah, erhamürrahimîn, rahmetiyle
o çok noksan ve cüz’î çalışmamı, büyük çalışmanıza mü-
kemmel bir âmin hükmünde kabul eder.
h
âmisEN
:
sabık hâdiseden vaziyetiniz ne şekilde oldu-
ğunu çok merak ederdim. Cenab-ı Hakka şükür ki, mek-
tubunuzda kahraman tahirî’nin İstanbul’a makine ve
kâğıt almak için gitmesi gösteriyor ki, o hâdise sönüyor
ve nurların neşrine mâni olmayacak, belki başka yerler-
de olduğu gibi orada da galibane fütuhatı var, inşaallah.
ì®í
Œ
182
œ
ravza-i Mutahhara
(2)
p
?n
Ós
°ùdGn
h p
In
Ós
°üdG o
?n
°†r
an
G Én
¡p
Ñp
MÉn
°U '
¤`n
Y
civarındaki mübarek heyet-i ulemaya takdim edilen
Asa-yı Mûsave
Zülfikar
risalesidir. Hem bir vesile-i şefa-
at, hem kudsî yerde hayırlı dualarına mazhar olmak için
müellifin bedeline o mübarek yerleri ve elleri ziyaret et-
mek için gönderilmiştir. Bu fıkra, yalnız Şam, Mısır ve
Hind’e gidenlerden ravza-i Mutahhara yerinde Camiü’l-
ezher ve Şam ve Hind cemaat-i İslâmiyesine yazılmış.
Emirdağ Lâhikası – ı | 411 |
kudsî:
mukaddes, yüce.
mâni:
engel.
mazhar:
nail olma, şereflenme,
kavuşma; nail olmuş, erişmiş, ka-
vuşmuş.
mutahhara:
temizlenmiş.
mübarek:
hayırlı, mutlu, kutlu,
uğurlu.
müellifin:
müellifler, eser telif
edenler, kitap yazanlar, eser sa-
hipleri.
mütekellim maalgayr:
başkaları
adına konuşan???.
neşir:
kitap yazma, basma, çı-
karma; herkese duyurma, yayma.
niyet:
kast, istek, maksat.
rahmet:
acıma, merhamet etme,
esirgeme, bağışlama, şefkat gös-
terme.
ravza-i mutahhara:
Peygamber
Efendimizin (asm) Medine’deki
mübarek kabr-i şerifleri.
risale:
Küçük kitap; Risale-i Nur ki-
taplarından her biri.
sabık:
geçen, geçmiş, olmuş.
tabir:
ifade, söz.
takdim:
arz etme, sunma.
umum:
hep, bütün, cümle, her-
kes.
vaziyet:
durum.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” anlamında dua-
nın sonunda söylenir.
bedel:
bir şeyin yerine verilen
ve yerini tutan, değiştirilen
şey.
Camiü’l-Ezher:
Mısır’daki Ez-
her Üniversitenin adı.
cemaat-i islâmiye:
İslâm ce-
maati, İslâm topluluğu, Müs-
lümanlar.
Cenab-ı hak:
Allah; doğru, ger-
çek, Hakkın tâ kendisi olan,
şeref ve azamet sahibi yüce
Allah.
civar:
çevre, yöre, etraf.
cüz’î:
az, parçaya ait olan.
Erhamürrâhimîn:
merhamet
edenlerin en merhametlisi
olan Allah.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
fütuhat:
fethetmek, yayılmak.
galibâne:
galip gelmiş gibi, ga-
lip sıfatıyla.
güya:
sanki.
hâdise:
olay.
hamisen:
beşinci olarak, be-
şincisi, beşinci derece.
heyet-i ulema:
alimler kurulu.
hükmünde:
değerinde, ye-
rinde.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
1.
Bizi koru, bize merhamet et.
2.
Salât ve selâmın en üstünü, o Ravzanın sahibinin üzerine olsun.
1...,401,402,403,404,405,406,407,408,409,410 412,413,414,415,416,417,418,419,420,421,...1032
Powered by FlippingBook