uğramış mütalâalarına birer birer cevap vereceğim” de-
di ve eserleri takdir ettiğini söyledi. Ben de üstadımızın
selâmını söyledim, bilmukabele selâm ve duanızı istediği-
ni bildirdi.
ondan sonra oradan ayrıldım, diyanet reisinin yanı-
na girdim. onunla da bir müddet görüştüm ve izahat
verdim. Cevaben, “Ben Hoca Hazretlerini dârülhikmet-
ten tanırım, hürmetim vardır. kendisine selâm ve hür-
metlerimi iblâğ ediniz” dedi. Ve bize, “lâzım gelen ce-
vabı vereceğiz; inşaallah iyi olur” dediler. Ve bilumum
diyanet müntesipleri, eserleri takdirle karşıladılar. Bu gi-
bi yolsuz işlerin, ancak âsâr-ı diniye mütalâasında hüsn-i
niyet taşımayarak kendi kafalarına göre mana vermele-
rinden ileri geldiğini anladım.
ertesi gün, Mehmed efendi kardeşimiz, erzurum Me-
busu Vehbi paşayı görmüş. o zat dahi “Ben dâhiliye
Vekilini görüp bu hususta uzun uzadıya görüşeceğim.
üstad Hazretlerine hürmet ve selâmlarımı götürünüz”
demiş. Bunun üzerine parti erkânıyla görüşmeyi İsmail
efendiye havale ederek Ankara’dan ayrıldık.
Kusurlu,âciztalebeniz
Re’fet
ì®í
âciz:
zayıf, eli yetmez, gücü yet-
mez.
asar-ı diniye:
dinin eserleri, işa-
retleri.
bilmukabele:
karşılıklı, karşılık
olarak.
bilumum:
bütün, tamamı, hep,
genel olarak.
cevaben:
cevap olarak, karşılık
| 406 | Emirdağ Lâhikası – ı
şeklinde.
dârülhikmet:
Osmanlılarda
Şeyhülislamlık makamının bir
ismi.
diyanet:
diyanet işleri teşki-
lâtı.
erkân:
reisler, ileri gelenler.
havale:
bir işi veya bir şeyi
başka birine bırakma, üstüne
bırakma, ısmarlama.
hazret:
saygı, ululama, yü-
celtme, övme maksadıyla kul-
lanılan tabir.
hürmet:
riayet, ihtiram, saygı.
hüsn-i niyet:
iyi niyet, temiz
kalplilik.
iblağ:
ulaştırma, gönderme.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
izahat:
izahlar, açıklamalar.
mebus:
milletvekili.
müddet:
süre, zaman.
müntesip:
intisap etmiş, bağ-
lanmış, mensup.
mütalâa:
düşünce, rey, mülâ-
haza.
parti:
aynı siyasî gaye etra-
fında birleşenlerin meydana
getirdiği kuruluş, fırka, hizip.
reis:
başkan.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
takdir:
beğenme, beğendiğini
belirtme.
talebe:
öğrenci.
zat:
kişi, şahıs, fert.