Emirdağ Lâhikası - page 341

Œ
147
œ
Busıkıntılızamandanefsimsabırsızlıklabenitaciz
ederken,bufıkraonutamsusturdu,şükrettirdi.Sizede
faydasıolurdiyeleffentakdimedilenbufıkra,başımın
yanındaasılıduruyor.
1.
ey nefsim! Yetmiş üç sene, yüzde doksan adamdan
ziyade zevklerden hisseni almışsın. daha hakkın kalma-
dı.
2.
sen, anî ve fânî zevklerin bekasını arıyorsun. onun
için, onun zevaliyle ağlamaya başlıyorsun. kör hissiya-
tınla bu yanlışının tam tokadını yersin. Bir dakika gülme-
ye bedel on saat ağlıyorsun.
3.
senin başına gelen zulümler ve musibetlerin altın-
da kaderin adaleti var. İnsanlar, senin yapmadığın bir iş-
le sana zulmediyorlar. Fakat kader, senin gizli hatalarına
binaen, o musibet eliyle seni hem terbiye, hem hatana
kefaret ediyor.
4.
Hem yüzer tecrübenle, ey sabırsız nefsim, kat’î
kanaatin gelmiş ki, zahirî musibetler altında ve neti-
cesinde inayet-i İlâhiyenin çok tatlı neticeleri var.
(1)
r
ºo
µn
d l
ôr
«n
N n
ƒo
gn
h Ék
Är
«n
°T Gƒo
gn
ôr
µn
J r
¿n
G »=````'
°ùn
Y
çok kat’î bir hakika-
tı ders veriyor. o dersi daima hatıra getir.
Hem, feleğin çarkını çeviren kanun-i İlâhî, senin hatı-
rın için o pek geniş kanun-i kaderî değiştirilmez.
Emirdağ Lâhikası – ı | 341 |
terbiye:
yetiştirme, kabiliyetlerini
geliştirme.
zahirî:
görünüşte olan; zahire, dışa
ait olan.
zeval:
zail olma, sona erme, yok
olma.
ziyade:
çok, fazla, artık.
zulüm:
haksızlık, eziyet, işkence.
adalet:
her hak sahibine hak-
kının tam ve eksiksiz veril-
mesi, hakkaniyet, âdillik.
bedel:
değer, kıymet, karşılık,
karşı.
beka:
kalıcılık, devamlılık, sa-
bit olmak.
binaen:
-den dolayı, bu se-
bepten.
fânî:
muvakkat, geçici.
felek:
talih, baht, kader.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
hakikat:
gerçek, bir şeyin aslı,
esası.
hisse:
pay, nasip.
hissiyat:
hisler, duygular.
inayet-i ilahiye:
Allah’ın yar-
dımı.
kader:
takdir, kısmet, kudret,
İlâhî hüküm.
kanaat:
inanma, görüş, fikir.
kanun-ı kaderî:
kader ka-
nunu.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tered-
düde mahal bırakmayan.
kefaret:
kendisi ile işlenen bir
günahın giderilmesi.
leffen:
zarf ve mektup içine
koyarak.
musibet:
felâket, belâ, ansızın
gelen belâ, dert, sıkıntı.
nefis:
şehvet, gazap, fazilet
gibi şeylerin kaynağı.
taciz:
rahatsız etme, huzursuz
kılma, sıkma.
takdim:
arz etme, sunma.
1.
Umulur ki hoşlanmadığınız birşey sizin için hayırlı olabilir. (Bakara Suresi: 216.)
1...,331,332,333,334,335,336,337,338,339,340 342,343,344,345,346,347,348,349,350,351,...1032
Powered by FlippingBook