salâhaddin’in mektubu, birkaç cihette ehemmiyetlidir.
Amerika âlimleri, elbette
Asa-yıMûsa
risalesine lâkayt
kalmayacaklar. eğer dini, din için seven kısmının ellerine
geçse, fütuhat yapar. Yoksa, bazı enaniyetli hocalarımız
gibi, kıskançlık damarıyla neşrine ve tervicine çalışmala-
rı meşkûktür. Her neyse, inayet-i İlâhiyeye havaledir.
ì®í
Œ
103
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
Ev vel â:
tahirî’nin İstanbul’a gitmesi, inşaallah hayır-
dır. Ve Hüsrev’in pek çok vazifelerini tamamen yapma-
sı, kanaatim geldi ki, Barla’da bulunduğum zaman bütün
yazanların tashihatını ve telif hizmetini yapmamda ta-
hakkuk eden büyük inayet ve harika muvaffakiyet, ay-
nen Hüsrev’de, yardımcılarında dahi numunesi var.
San i yen:
tahirî’nin, denizli hapsinde, unutulmaz
halisâne hizmetiyle ve nurlara sarsılmaz sadakatiyle ve
yanılmaz zekâvetiyle ve çekilmez bahadırlığıyla daire-i
nurda ehemmiyetli makamı için, bütün bu defaki mektu-
bunu lâhikaya geçirdik. Başta nurun şakirtlerinden vali-
desi zübeyde olarak, akrabasına ve rüfekasına selâm
ederim. Cenab-ı Hak onlardan ebeden razı olsun. Âmin!
Emirdağ Lâhikası – ı | 277 |
rüfeka:
arkadaşlar, refikler.
sadâkat:
bağlılık, doğruluk.
saniyen:
ikinci olarak.
selâm:
barış, rahatlık, selamet ve
esenlik dileme.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tahakkuk:
gerçekleşme, kesin-
leşme.
tashihat:
düzeltmeler, tashihler.
telif:
eser yazma.
terviç:
revaç verme, kıymet ve
değerini arttırma.
valide:
ana, anne.
zekâvet:
zekilik; çabuk anlama,
kavrama kabiliyeti.
âlim:
ilim ile uğraşan, ilim
adamı.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” anlamında dua-
nın sonunda söylenir.
aziz:
değerli.
bahadır:
cesur, yiğit, kahra-
man.
cihet:
yan, yön, taraf.
daire-i Nur:
nur dairesi.
ebeden:
ebedî ve daimî ola-
rak.
ehemmiyet:
pek önemli
olma.
enaniyet:
kendini beğenme,
bencillik, egoistlik.
evvelâ:
öncelikle.
fütuhat:
fethetmek, yayılmak.
halisâne:
temiz kalplilikle, sa-
mimî bir şekilde, sırf Allah rı-
zasını gözeterek.
havale:
bir şeyi başkasının üs-
tüne bırakma.
inayet:
yardım, ihsan, lütuf.
inayet-i ilahiye:
Allah’ın yar-
dımı.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
kanaat:
inanma, görüş, fikir.
Lâhika:
Risale-i Nur mektup-
larının toplandığı eser.
lâkayt:
kayıtsız, ilgisiz.
makam:
manevî mevki.
meşkuk:
şüpheli, şüphe edi-
len.
muvaffakıyet:
başarma, ba-
şarılı olma.
neşir:
herkese duyurma,
yayma, tamim.
Nur:
Risale-i Nur eserlerinin
her biri.
numune:
örnek.
razı:
rıza gösteren, hoşnut
olan.
risale:
kitap.