Emirdağ Lâhikası - page 124

Hem bununla, risale-i nur’un makbuliyetine delâlet
eden sekiz parçadan mürekkep yaptığımız bir mecmua
ve keramet-i gavsiye ve Aleviye ve İşaret-i kur’âniyeden
başka, lâhika ve saireden üç-dört parça daha ilâve edilen
mecmuanın başında yazılmaya lâyık bir parçayı leffen
beraber gönderiyorum.
Umum kardeşlerime, bilhassa masum ve ümmîlere se-
lâm ve dua eder ve dualarını istiyoruz. Ve bin maşallah
ve barekâllah onlara deriz. onların yazılarını kimler gö-
rüyorsa, takdirkârâne meftun olur.
risale-i nur’un küçük ve masum şakirtlerinden elli-alt-
mış talebenin yazdıkları nüshaları bize göndermişler, o
parçaları üç cilt içinde cem ettik.
İşte bu mecmuadaki parçaları yazanların numune ola-
rak bir kısmı şunlardır:
İsimleri
Yaşları
İsimleri
Yaşları
ömer 15
Hüseyin
11
Mustafa 14
Mustafa
13
Ahmed zeki 13
Bekir
9
Hafız nebi 14
Ayşe
11
Ali 12
Hicret
15
Hafız Ahmed 12
Ayşe
11
İşte bu mecmuadaki risaleler, bu masum çocukların
risale-i nur’dan ders aldıkları ve yazdıklarının bir kısmı-
dır. onların bu zamanda bu ciddî çalışmaları gösteriyor
ki, risale-i nur’da öyle bir manevî zevk ve cazibedar bir
bârekâllah:
Allah mübarek etsin,
hayırlı ve bereketli olsun.
bilhassa:
özellikle.
cazibedar:
çekici, cazibeli.
cem:
toplama, bir araya getirme.
ciddî:
ağırbaşlı, hâlleri sakin olan
kişi.
| 124 | Emirdağ Lâhikası – ı
delâlet:
delil olma, gösterme;
alamet, işaret.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
işaret-i kur’âniye:
Kur’ân’ın
işareti.
keramet-i Gavsiye:
Seyyid
Abdülkadir Geylânî’nin kera-
meti.
lâhika:
ek, ilave.
lâyık:
yakışan, yaraşır, yakışır.
leffen:
zarf ve mektup içine
koyarak.
makbuliyet:
makbullük, be-
ğenilmişlik, geçerlilik.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
masum:
küçük çocuk.
maşaallah:
Allah nazardan
saklasın, ne güzel, Allah koru-
sun.
mecmua:
tertip ve tanzim
edilmiş şeylerin hepsi, kolek-
siyon.
meftun:
tutkun, müptela, aşırı
bağlanmış.
mürekkep:
oluşmuş, birleşti-
rilmiş.
numune:
örnek.
nüsha:
suret.
risale:
Risâle-i Nur Külliyatını
meydana getiren kitaplardaki
her bir bağımsız bölüm.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
şakirt:
talebe, öğrenci.
takdirkârâne:
takdir edene
yakışır şekilde, takdir ederek.
talebe:
istekli, öğrenici.
umum:
bütün, herkes.
ümmî:
okuma yazması olma-
yan, okumamış.
1...,114,115,116,117,118,119,120,121,122,123 125,126,127,128,129,130,131,132,133,134,...1032
Powered by FlippingBook