Barla Lâhikası - page 605

Ubeyd’i ekser dualarımda zikrettiğim gibi, merhum Fu-
ad’ı dahi onlarla beraber her vakit yâd edeceğim, inşaal-
lah.
Evet kardeşim, dediğin gibi, Fuad’ın
(
RH
)
mektubu ay-
nen Abdurrahman’ın
(
RH
)
mektubu misillü, Risale-i
Nur’un bir şule-i kerametini gösteriyor. Yalnız, Abdur-
rahman’ın gayet halis ve şimdiki tarz-ı hayattan ve tabir-
lerinden müberra, safî ifadesi onda yoktur. Eğer dünya-
da kalsaydı, mağlûp olmak ihtimali vardı.
Cenab-ı Erhamürrahimîn hem ona, hem Risale-i Nur
hanedanına ve dairesine merhamet edip, onu rahmetine
ve cennete aldı, mağlûp ettirmedi; Risale-i Nur’un küçük
talebeleri dairesindeki makamında ibka etti. Hadsiz
şükrolsun ki, bu iki kahraman biraderzadelerim vefatları-
nın ilânnameleriyle, Risale-i Nur Şakirtleri imanla kabre
gireceklerine dair olan müjde-i Kur’âniyeye iki misal ve
iki delil gösterdiler.
Benim tarafımdan Risale-i Nur’la alâkadar veya bizim-
le dost olanlara selâm ve duayla, Davud ve Nihad, iki
Muhammed ve Abdülmecid ile beraber bütün manevî
kazançlarıma her gün hissedardırlar.
Kardeşiniz
Said Nursî
ì
®
í
BARLA LÂHİKASI | 605 |
tefsîr:
Yorum, şerh.
ayet:
Kur’ân cümlesi.
beşeriyet:
beşerîlik, insanlık.
beyan:
anlatma, açıklama.
Cenab-ı Erhamürrahimin:
Rahman ve Rahim olan Allah.
ciddiyet:
ciddîlik.
cihet:
yan, yön, taraf.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
Gavs-ı Azam:
en büyük gavs,
Abdülkadir-i Geylânî Hazretle-
rinin namı.
hâdim:
hademe, hizmetçi, hiz-
met eden, işe yarayan.
himmet:
manevî yardım, ih-
san, lütuf.
hizmet:
görev, vazife.
hizmet-i Kur’âniye:
Kur’an
hizmeti.
hizmet-i kutsiye:
mukaddes
hizmet; kutsal hizmet.
ihzar:
hazır etme, hazırlama.
izn-i İlâhî:
Allah’ın izni.
keramet:
Allah’ın velî kulların-
da görülen olağanüstü hâller
veya tabiatüstü hâdiseler.
muktezâ:
gereği.
müjde-i Kur’âni:
Kur’ãn’ın
müjdesi.
nevi:
çeşit.
nezaret:
gözetme, bakma.
Risale:
Risâle-i Nur Külliyatını
meydana getiren kitaplardaki
her bir bağımsız bölüm.
sebat:
sabit durma, kararlılık.
sehiv:
hata, yanlışlık.
sevk:
yöneltme, gönderme.
silsile-i keramet:
keramet sil-
silesi, kerametin zincirleme
birbirini takip etmesi.
sule-i keramet:
olağan üstü-
lük ışığı.
şefkat:
karşılıksız sevgi besle-
me, içten ve karşılıksız merha-
met.
tarz-ı hayat:
yaşayış şekli.
1...,595,596,597,598,599,600,601,602,603,604 606,607,608,609,610,611,612,613,614,615,...720
Powered by FlippingBook